9 Aralık 2012 Pazar

Herşeyin hayırla yaratıldığını bilen insan çevresine karşı her zaman sevgi doludur




Herşeyde hayır gören, zorluk ve sıkıntıların Allah'tan olduğunu bilen ve bunları sevinçle karşılayan bir insan, çevresine karşı da her zaman sevgi doludur. Yaşadığı hiçbir şey müminin itidalini, neşesini, dengesini bozmadığı için, kendisine zorluk çıkaran, sıkıntı verici tavırlarda bulunan, kötü ahlak gösteren kimselere karşı dahi çok üstün bir sevgi derinliğiyle yaklaşır. Bu kişilere karşı kızgınlığa kapılıp Kuran ahlakından asla uzaklaşmaz. İnsanların yaptıkları hataları da Allah'ın yarattığını ve Allah'ın tüm bunları hayırla yarattığını bilir. Bu sebeple de insanlara karşı tavrında asla bir olumsuzluk görülmez. Tam tersine bu samimi iman gücünden dolayı çevresindeki insanlara karşı daima şefkatli, merhametli, affedici, alabildiğine sevgi dolu bir ahlak sergiler.

Kayıtsızlık Kötülerin İttifakının Güçlenmesine Yol Açar



Herhangi bir zulüm karşısında, iyilerden taraf olduğunu söyleyen bir insanın, zulmedenlere karşı elinden gelen her türlü desteği gücünün sonuna kadar vermesi gerekir. 
Bunun için yapması gereken ilk şey de, hangi tarafta olduğunu açık bir şekilde ortaya koymaktır. Çünkü sessiz kalan, karşı koymak için elindeki imkanları kullanmayan bir insanın samimiyetinden, dürüstlüğünden şüphe edilir. Şunu unutmamak gerekir ki kötülerin ittifakına destek olmak için mutlaka onların yanında olmak gerekmez. Onların yaptıklarına kayıtsız kalmak da dolaylı olarak onlara destek olmak anlamına gelir. 

 Allah Hud Suresi’nde insanları bu konuda, “Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur...” (Hud Suresi, 113) ayetiyle uyarmaktadır. Kayıtsız kalarak destek olmak da zulme eğilim göstermenin başka bir şeklidir. Bediüzzaman Said Nursi de eserlerinde bu gerçeğe dikkat çekmiştir:

 “Küfre rıza küfür olduğu gibi, dalalete (sapkınlığa), fıska (günaha), zulme rıza da fısktır (günahtır), zulümdür, dalalettir (sapkınlıktır).” (Emirdağ Lahikası, sf.145)

Şu halde bir insan eğer gerçekten vicdan sahibi ise iyilikten ve dürüstlükten yana tavrını açık ve net bir kararlılıkla ortaya koymalıdır. Aksi takdirde, yani çekimser ve duyarsız kaldığında, kötülerin tarafına geçmiş olur.

Allah'ın dostu olmak için bütün imtihan şartlarını teker teker aşmak gerekir

MÜMİN HER ŞARTTA NEŞELİ VE HUZURLUDUR

Picture-1-733121

Mümin, her koşulda Allah’a teslim olan bir ruhta yaşadığı için hadiste anlatıldığı gibi hayatının her anı güzellikle dolu olur. Sahip olduğu nimet dolayısıyla Allah’ı yüceltmek, O’na sevgisini sunmak müminin neşesine daha da bir coşku katar.Allah kendisine imtihan olarak bir zorluk yarattığında da bu coşkusunda hiçbir azalma olmaz. Bu sıradan bir insana çok şaşırtıcı gelebilir ama mümin bu tarz durumlarda da Allah’a şükreder. Hastalık, zor yaşam şartları, yoksulluk gibi zorluk gibi görünen zamanları mümin fırsat bilir ve yine coşkuyla Allah’a bağlılığını gösterir. Böyle zamanlarda mümimin sabrı tahammül şeklinde olmaz. Bilakis Allah, kendisine sabır göstermesi gereken bir durum yarattığı için bunun sevincini yaşar ve bir nimete kavuştuğunda duyduğu şekilde neşeli olur. Mümin zorlukların, çilenin imanını olgunlaştıracağını bildiği için bunları Allah’ın kendisine sunduğu bir nimet olarak değerlendirir. Dolayısıyla zahiri bir gözle bakıldığında sıkıntı gibi görünen olaylar aslında Allah’ı derin manada düşünebilen mümin için birer nimettir.

13 Kasım 2012 Salı



Hadislerdeki Dualar

 "Allah'ım! Yaratılışımı ve ahlakımı güzelleştir. İlahi! Beni ahlakın kötülerinden uzaklaştır."

 "Ya Rabbi! Bana Kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini ve beni Senin sevgine yaklaştıracakların sevgisini ihsan eyle ve

Kendi sevgini bana hararetten, susuzluktan yananların, soğuk suya kavuşmasını istemelerinden sevgili kıl.


Ey Rabbim! Benim günahımı, bilgisizliğimi, her işimde israfımı ve benden daha iyi bilmekte olduğun kusurlarımı mağfiret eyle!

 Ya Allah! Benim hatalarımı, kasdımla ve bilgisizliğimle işlediklerimi, şakalarımı mağfiret eyle! Bunların hepsi bende vardır.

 Ya Allah! Evvelden yaptığım, sonradan yapacağım; gizlediğim, açığa çıkardığım bütün günahlarımı Sen mağfiret eyle!

5 Kasım 2012 Pazartesi

İnsan Gerçekten Sevdiği Birinin Önce Ahiretini Düşünür


Çünkü insanın asıl hayatı, ölümü ile birlikte başlayan ahiret hayatıdır. Dünya her insanın geçici olarak ve sadece denenmek için bulunduğu bir yerdir. Bu gerçeğin şuurunda olan müminler, birbirlerine olan sevgilerini, asıl olarak birbirlerini ahiretteki sonsuz hayatlarına hazırlayarak gösterirler. Kendileri Allah'ın rızasına, rahmetine ve cennetine ne kadar çok kavuşmak istiyorlarsa, çok sevdikleri mümin kardeşlerinin de aynı nimetlere ve güzelliklere kavuşmalarını isterler. Birbirlerinde gördükleri hatalı ya da kusurlu yönleri hiç vakit geçirmeksizin hemen telafi etmeye çalışırlar. Birbirlerini daima iyi ve güzel olana davet eder, kötülüklerden sakındırmaya gayret ederler. Onların bu konudaki şevk ve azimleri, birbirlerine olan gerçek sevgilerinin de en açık göstergelerinden biridir. 

Müminler Güçlü İmanlarının Kendilerine Kazandırdığı Mutluluk ile Manevi Güçlerine Güç Katarlar


Müminler, daima Allah'ı veli ve dost edinmelerinin ve O'nun rızasına uymalarının karşılığında, Yüce Allah'ın onlara bir nimet olarak verdiği manevi güç sayesinde hep canlı ve diridirler. Hiçbir zaman üşengeç ve uyuşuk bir hale bürünmezler. Allah'ın rızasının en çoğunu kazanmak için, her zaman bir önceye göre daha ciddi çaba harcarlar.Bu manevi güç  Allah yolunda karşılaşacakları güç durumlarda sabretmelerinin de temel kaynağını oluşturur. Hiçbir işte ve hiçbir yerde Allah'ın beğenmeyeceği bir tavır içerisine girmezler. Her zaman hayırda yarışmak ve hep örnek olabilmek için daima hızlı ve aktif olmayı tercih ederler. Bu çabaları onların her geçen gün cennet ahlakına biraz daha yakınlaşmalarını sağlar. Allah'ın rızasını ve cennetini umut etmenin verdiği güç, her defasında katlanarak büyür ve Allah'ın Kuran'da tarif ettiği üstün ahlaka ulaşmalarına vesile olur. Allah, Kendi rızası için samimi çaba harcayan kullarının imanına iman katarak, onların güçlerini daimi kılar.

Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarının Güzel Özellikleri


1. Bir çok kimsenin tebliğ yapmadığı, yapamadığı sosyal çevrelere ulaşmak, bu çevrelerde en etkili tebliği yapmak ve bu çevrelerdeki insanların Kuran ahlakını yaşamalarına vesile olmak 
 2. Kuran’ın ve dinin hayatın her anını kapladığını göstermek 
 3. Israrla sevginin üzerinde durmak
 4. Kadınlara, çocuklara, çiçeklere, hayvanlara sevgiyle bakmanın, her birinin Allah’ın güzel tecellileri olduğunu düşünmenin, bundan heyecan duymanın değerini göstermek 
 5. Eserlerinde en can alıcı, en mühim konuları tespit etmek ve bunları en hikmetli şekilde insanlara anlatmak 6. Yazılarında, kitaplarında, belgesellerinde bir ilkokul çocuğunun da üniversite mezunun da rahatlıkla anlayabileceği samimi, candan, hikmetli bir üslup kullanmak 
 7. İslami kitapların görünümüyle, resimleriyle, tasarımıyla son derece estetik ve etkileyici olabileceğini göstermek 
 8. “Adamlık dini”, “Şeytanın gizli silahı romantizm” gibi hiç kimsenin üzerinde daha önce durmadığı çok önemli konuları tespit etmek
 9. İnsanlara din ahlakını kamil anlamda yaşamalarına engel olan hususları göstermek ve bunları en akılcı en ikna edici şekilde cevaplamak 
 10.Kitaplarda, yazılarda, sohbetlerde şüpheye yer verecek, insanları vesveseye düşürebilecek, akıllarını karıştırabilecek hiçbir unsurun olmaması 
 11.İnsanlara acı çektiren, onları mutsuz eden belaları tam teşhis etmek ve fikren bu belalar etkisiz hale getirmek 
 12.Darwinist materyalist ideolojilere karşı en doğru bilimsel cevapları vermek
 13.Darwinist materyalist ideolojilere fikren tam yenilgiye uğratmak 
 14.Darwinist materyalist komünist çevrelerde en büyük paniği meydana getirmek
 15.Darwinizme ve materyalizme karşı verilen delillerin hepsinin, itiraz edilmesi mümkün olmayan net ve bilimsel deliller olması 

2 Kasım 2012 Cuma

DİN AHLAKI MÜMİNİN HAYATININ TÜMÜNE HAKİMDİR



Mümin,tüm yaşamını Kuran ayetlerine göre düzenler. Din ahlakını, sadece belirli vakitler ve ibadetlerle sınırlı tutmaz. Düzenli olarak okuduğu ve düşündüğü ayetleri, günlük hayatında uygulamaya gayret eder. Sabah uyandığı andan gece tekrar uykuya daldığı ana kadar yaptığı her işte Kuran ahlakına göre düşünmeye, konuşmaya ve hareket etmeye özen gösterir.Allah'ın yarattığı kadere tabi olduğunu unutmadan, O'na teslim olup güvenerek yaşar. Hiçbir zaman sıkıntı, huzursuzluk, korku, endişe, ümitsizlik, karamsarlık hissetmez, bir zorluk karşısında paniğe kapılmaz. Karşılaştığı her olaya mutlaka Allah'ın tavsiye ettiği ve beğendiği şekilde karşılık verir. Her sözü, her kararı, her tavrı Kuran ahlakını yaşadığının bir göstergesidir. Her an Kuran ahlakını yaşamakla sorumlu olduğunun bilincindedir. Bu nedenle de yapmakla yükümlü olduğu işlerle en dikkatli ve en titiz şekilde ilgilenirken, aynı zamanda Allah'ın razı olacağı umulan şekilde hareket etmeye gayret eder.

MÜMİNLER AHİRETTE KENDİLERİNE FAYDA SAĞLAMAYACAK BOŞ İŞLERLE VAKİT KAYBETMEZLER


Müminler ahirette kendilerine bir fayda sağlamayacak, hatta onlara zarar verecek boş işlerle vakit kaybetmezler, boş ve amaçsız konuşmalara girmezler. Her an Allah'ın huzurunda olduklarının, Allah'ın kendilerine şah damarlarından daha yakın olduklarının bilincindedirler. Bu nedenle mümin, zamanını İslam'a en faydalı olacağı, Allah'ın rızasını en fazla kazanacağı işlerle geçirmeli, bu işlerden en yüksek verimi alacak şekilde kendini geliştirmelidir. Allah rızasının daha çok olduğu bir işi, asla daha az olan birine tercih etmemeli.  

Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et. (İnşirah Suresi, 7)

Türk-İslam alemine yaptığı büyük hizmetlerle tarihe geçmiş mücahit insan ; Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın hayatı 2. Bölüm

Türk İslam alemine yaptığı büyük hizmetlerle tarihe geçmiş mücahit insan; Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın hayatı 1.Bölüm

26 Ekim 2012 Cuma

Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve bağlılık cennetin özelliklerinden biridir





Sevgi, merhamet, anlayış ve tevazu imanın en önemli alametlerindendir. Sevgi tüm insanlar için çok büyük bir nimet, hayatlarını güzelleştiren bir lütuftur. Gerçek sevgiyse derin bir iman ve içli bir Allah korkusuyla yaşanır. Müminler, gördükleri güzel bir manzarayı, rengarenk çiçekleri, çeşit çeşit hayvanları, birbirinden lezzetli meyveleri ve sebzeleri, ihtişamlı bir evi, gösterişli bir arabayı, estetik bir sanat eserini, etkileyici bir müziği Allah'ın tecellileri ve eserleri olarak beğenip severler. Bu nedenle de bu güzellikler karşısındaki duyguları coşkulu ve içtendir. Sevgileri, Rabbimiz'e şükürlerinin samimi ifadesidir. Allah'ın Kuran'da bildirdiği, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in hayatıyla Müslümanlara öğrettiği sevgi, müminlerin kalplerini yumuşatır, merhametli ve ılımlı olmalarına vesile olur.

Müminlerin Allah'ın tecellisi olarak görüp en çok sevgilerini yönelttikleri varlıklar ise mümin kardeşleridir. "Mü'minler ancak kardeştirler..." (Hucurat Suresi, 10) ayetiyle Rabbimiz, Müslümanların birbirlerinin kardeşleri olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle Müslümanlar arasındaki ilişki, aynı öz kardeşler arasında olduğu gibi, derin sevgiye dayalı, birbirini koruyucu ve kollayıcıdır. Müminler arasındaki kardeşlik, derin sevgi ve bağlılık cennetin de özelliklerinden biridir.

Mezarda ne ışık, ne havalandırma vardır. Toprağın altında kimse facebook'ta arkadaşlarıyla görüşemez, lokantaya, diskoya gidemez, müzik sesi duyamaz.

Mezarda ne ışık, ne havalandırma vardır. Toprağın altında kimse facebook'ta arkadaşlarıyla görüşemez, lokantaya, diskoya gidemez, müzik sesi duyamaz…

 Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. (Al-İ İmran Suresi, 185) 

 Bilin ki;
 Ölüm sizi her an yakalayabilir. 
Kimbilir o an, belki de şu andır ya da size çok yaklaşmıştır. 
Mutlaka öleceksiniz, tüm sevdikleriniz de ölecek, sizden önce ya da sonra mutlaka ölecekler. Bundan 100 sene sonra dünya üzerinde sizin tanıdığınız hiçbir canlı insan kalmayacak...

TOPRAKALTI MAHALLESİ HER GÜN DAHA DA GENİŞLİYOR



“Halkın en çok akıllı olanı ölümü en çok düşünendir, hazırlığını tamamlayandır, şeref ve itibarıyla gidendir.” (Hadis-i şerif)
 “Ölümü düşünmek; nefsi temizler, kâlbi uyandırır, dünyadan nefret ettirir, ölümü düşünen Allah dostu olur.” (Hadis-i şerif)

25 Ekim 2012 Perşembe

Tüm İslam aleminin kurban bayramı mübarek olsun inşaAllah-Eid Mubarak for all Muslims insha'Allah.


Mübarek Kurban Bayramımız tüm Türk ve İslam alemine mübarek olsun, Allah hayırlara vesile kılsın ve inşaAllah. İttihad-ı İslam'ı hızlandıracak, bu hayati birliğin bir an önce gerçekleşmesini sağlayacak faaliyetlere vesile olsun inşaAllah.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Tebliğde Müslüman Hanımlar Pasif Kalmamalı, Cesur, Şahsiyetli ve Atak Olmalı

"İkinci olarak, Müslüman bayanların konumu; çünkü Müslümanların bir kısmı erkeklerden oluşuyor, bir kısmı kadınlardan oluşuyor ama kadınlar büyük bir yekun, yarı yarıya. Kadınların genellikle epeyden beri tavır olarak devreden çıkmış konumları oluyor birçoğunun, yani sen nesin deniyor? İşte, kadın olduğunu söylüyor. Görevin ne? Evlenmek. Öbür görevin nedir? Çocuk doğurmak, annelik o kadar. Başka? İşte o kadar, diyor. Olmaz öyle şey. Yani Müslüman kadın bununla sınırlanamaz. Bir kere Müslüman kadın cesur olacak bir, çok şahsiyetli olacak iki, atak olacak üç. Hatta erkekten daha cesur ve daha atak bir tavır içerisinde olacak. Çünkü kadınlar daha etkili oluyorlar tebliğde, konuşmada, İslam’ı anlatmada. Daha önemli oluyor konumları. Yani aşırı çekingenlik, içine kapalılık, böyle hayatın sosyal yönlerinden çekilmiş olmak kadına gitmez. Aklı başında bir ataklığı olacak." (Sayın Adnan Oktar’ın 25 Ocak 2010 tarihli Adıyaman Asu ve Kral Karadeniz TV röportajından)

20 Ekim 2012 Cumartesi

Müslümanın Canı Tatlı Olmaz. Allah Rızası İçin Her Türlü Çileye, Fedakarlığa Talip Olur




Uzun yıllardır İslam dünyasında yaşanan parçalanmışlığın, Müslümanların dünyanın çeşitli bölgelerinde gördükleri şiddetin, eziyetlerin, zulmün asıl nedeni; bazı Müslümanların namaz kılmayı, oruç tutmayı, zekat verip hacca gitmeyi yeterli görmeleridir. Rahatlarına düşkün olmalarından dolayı da fedakarlık isteyen faaliyetlerden kaçınmaları ve diğer Müslüman kardeşlerinin dünya çapındaki hiçbir sorunu ile ilgilenmemeleridir. İmanen zayıf olan, kendi akıllarını beğenen, din ahlakının tebliğ edilmesi konusunda ilgisiz davranan bu kişiler dünya hayatının evlenmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarını büyütmek ve ticaret yapıp para kazanmaktan ibaret olduğunu zannederler. Halbuki ''İmanı zayıf, dünya hayatıyla oyalanan Müslüman modeli'', Allah korusun, insanı ahirette hüsrana uğratır. Samimi olarak iman edenlerin mutlaka Peygamberlerin, sahabelerin, evliyaların cevvalliğini, gayretini örnek almaları gerekir.

Allah İman Edenlere Müthiş Bir Sevgi Gücü Veriyor

“İman edenler ve salih amellerde bulunanlar” Samimi olanlar “ise” diyor Allah, “Rahman (olan Allah), onlar için” yani bu Müslümanlar için özel olarak, “bir sevgi kılacaktır.” İman edenlere müthiş bir sevgi gücü veriyor Allah. Alışılmışın dışında, insanların bilmediği, çok güçlü, derin bir sevgi vereceğim diyor Allah. Bizim sevgimizin nedeni de bu. İman ediyoruz ve samimi amellerde bulunuyoruz. Cenab-ı Allah da bize lütfediyor, kalbimize müthiş bir sevgi koyuyor. Mucize olarak bu sevgi geliyor bizlere.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Cennetin Temeli Sevgi Üzerinedir. Dünyada da Müslümanların Birbirlerini Sevmeleri Cennet Ahlakıdır



“İman etmeyen cennete giremeyecek, Allah için birbirini sevmeyen de iman etmiş sayılmaz” (Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu'l-Kıyâme, 56)

 Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müsafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin." (Ata el-Horasani Kütübü Sitte hadis no: 3393) 

 Gelen bir rivâyete göre, Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Allah, bir kulu sevdiğinde Cibrîl`e: - Allah filân kulu sever; sen de onu sev! diye emreder. Cibrîl de o kulu sever. Sonra Cibrîl gök halkına: - Allah filânı seviyor; onu siz de seviniz! diye seslenir. Göktekiler de o kimseyi sever. Sonra yerdeki insanlar (dan bir sevgi) konulur (da müslümanlar arasında da sevilir ve iyi kişi olarak anılır). Ebu Hureyre Sahihi Buhari hadis no: 1325 

 Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müsafaha edin ki, kalblerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki birbirinize sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin." (Ata el-Horasani Kütübü sitte hadis no: 3393)

BİZİ YÜKSELTEN, DİNİMIZE KARŞI DUYDUĞUMUZ BÜYÜK AŞKTIR. (Abdülhamid Han)



Osmanlı sultanları, şevkle, aşkla çıktıkları her seferde, kazandıkları her zaferde Peygamberimiz (sav)'in sünnetine uyarak Allah'ın rızasını kazanmayı amaç edinmişlerdir. Hayatları boyunca Peygamberimiz (sav)'e duydukları hürmet ve muhabbeti her fırsatta ifade ederek de müminlere örnek olmuşlardır. Nitekim Osmanlı, devlet haline geldikten hemen sonra kurduğu askeri birliği, "Peygamber Ocağı" payesiyle onurlandırmış; askerine de "Mehmetçik" adıyla hitap etmiştir. Ordusuna verdiği isimlerden biri de, "Asakir-i Mansûre-i Muhammediye" yani Hz. Muhammed'in (sav) askerleri olmuştur. Devletinin başka bir adını ise, "Devlet-i Aliye-i Muhammediye" koymuştur.

BOŞ DÜŞÜNCELERLE KAYBEDİLEN VAKİTLERİN GERİ KAZANILAMAYACAĞI UNUTULMAMALIDIR



Bazı kimselerin Kuran ahlakını yaşama konusunda en çok yanıldığı noktalardan biri, hayatlarını “ibadet zamanları” ve “diğer zamanlar” olarak ikiye ayırmış olmalarıdır. Söz konusu kişiler, büyük bir yanlışlık olarak, bu dünyanın geçici olduğunu ve ahiret hayatının varlığını, yalnızca belirli ibadet zamanlarında hatırlarlar. Bu belirli zamanların dışında ise, dünya işlerinin sözde karmaşasına kapılarak sahip oldukları “zaman”ı ahiret açısından önemli olmayan faydasız işler ve düşüncelerle geçirebilmektedirler. Oysa, uykuda geçirilen saatler çıkarıldığında, Yüce Allah kullarına her gün yaklaşık olarak 16-17 saatlik büyük bir zaman dilimini, Rabbimiz’in rızasını kazanabilmeleri için vermektedir. 

 Her anlarını Kuran ahlakına göre yaşamak için çaba gösteren müminler, dünya hayatında geçirdikleri her saniyenin hesabını Allah Katında vereceklerini bilirler ve Allah’ın rızasını kazanabilmek için zamanlarını en iyi şekilde değerlendirirler. “Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.” (İnşirah Suresi, 7) ayetinin hükmü gereği, yaşadıkları her anı salih bir amelde bulunabilmek için kullanırlar.

İman Edenler Herşeyin En Güzeline Layıktırlar



Kuran'da bağnaz bir İslam anlayışı yoktur. Müslümanlar müziğin, eğlencenin, güzel evlerin, güzel yiyeceklerin, güzel ortamların vs. kısacası güzel olan herşeye layıktırlar. Allah Kuran'da "Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır." (Araf suresi, 32) diye belirtir. 

 Yobazlar ve cahil kesim ise insanlara bunun aksini empoze etmeye çalışıyorlardı. Bakımsız, kirli, "sürünen", herkesten ve çevresindeki herşeyden nefret eden, öfke ve kin dolu, güzelliklerden zevk almayan, sanata estetiğe düşman olan bir müslüman modeli oluşturmuşlardı. Onların bu zihniyeti dolayısıyla İslam tüm dünyada geriliyordu. Ama Sevgili Hocamız Adnan Oktar'ın dabelirttiği gibi mehdiyet ışığı, bu kirli örtüyü müslümanların üzerinden aldı ve müslümanları nurlandırdı. Artık bu zihniyetin tüm dünyadan kökten silineceği bir döneme geldik inşaAllah.

12 Ekim 2012 Cuma

Allah insanı sevgiden, sevilmekten zevk alacak gibi yaratmıştır



Allah insanı sevgiden, sevilmekten zevk alacak gibi yaratmıştır ancak cahiliye ahlakıyla yetişen bir insan bu fıtrata ters davranabilir. Siz de sevgi nimetini dünyada gereği gibi yaşayan insanlardan biri olabilirsiniz. Bunun için yapmanız gerekenler çok kolay.Size kötü davranan bir kişiye sevgiyle davranmayı, sizi kızdıracak bir söze güzel karşılık vermeyi, ne olursa olsun her şart altında karşı tarafın iyiliğini ve güzelliğini ön plana alacak tavırlar göstermeyi hiç denediniz mi? Şu andan itibaren bu ahlakı yaşamayı deneyin inşaAllah.

SEVGİSİZLİK DÜNYADA AZAP SEBEBİDİR



İnsanların bir kısmı Kuran ahlakını bilmedikleri, Allah'ı gerektiği gibi tanıyıp takdir edemedikleri için sevgiden ve dostluktan mahrum kalarak, can yakan, yarı azap içinde bir hayat sürmektedirler. Bu insanlar arasında en görkemli görünen hayatı yaşayanlar bile, aslında gerçek mutluluğu ve huzuru bulamamaktadırlar. İmanı yaşamayan bu insanlar için sevgisiz, dostsuz ve yalnız yaşanan bir hayatın hiçbir anı zevkli ve güzel değildir. Allah, sevgisizliği iman etmeyenlere dünyada ve ahirette nankörlüklerinin ve iman etmemelerinin bir karşılığı olarak vermektedir. Bu insanlar ne gerçek anlamda severler ne de sevilirler. Allah'a ortak koşarak yaşadıkları sevgi ise gerçek sevgi değildir ve onlara daima karamsarlık, mutsuzluk ve acı getirir.

Sayın Erbakan Hocamız bilimin İslam dininin önemli bir parçası olduğunu, çok hikmetli sözlerle anlatıyor.

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ'NİN ZAHİREN KÖTÜ GİBİ GÖRÜNSE DE HERŞEYDE BİR GÜZELLİK VE HAYIR OLDUĞUNU ANLATAN BİR TEFEKKÜRÜ

Fotoğraf: BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ'NİN ZAHİREN KÖTÜ GİBİ GÖRÜNSE DE HERŞEYDE BİR GÜZELLİK VE HAYIR OLDUĞUNU ANLATAN BİR TEFEKKÜRÜ 
Her şeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, gerçek bir güzellik yönü vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr (neticeleri ile güzel olan) denilir. Bir kısım hadiseler var ki, zahiri çirkin, düzensiz, karmaşıktır. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve düzenler var.

Her şeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, gerçek bir güzellik yönü vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr (neticeleri ile güzel olan) denilir. Bir kısım hadiseler var ki, zahiri çirkin, düzensiz, karmaşıktır. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve düzenler var.

Her insan sevgiyi arar ve bunu en güzel şekliyle yaşamak ister.



Her insan sevgiyi arar ve bunu en güzel şekliyle yaşamak ister. Ancak sevginin kaynağı imandır. İman etmeyen nsanların saygı ve sevgi anlayışları ise dünyevi özelliklerine bağlı olur. Allah'tan gereği gibi korkan ve Allah'ı derin bir aşkla seven, Kuran ahlakını yaşamakta taviz vermeyen insanlar birbirlerini hakkıyla severler.

İnananlar arasındaki sevginin kaynağı Allah'a duyduğumuz derin, içli sevgidir.



İnananlar arasındaki sevginin kaynağı Allah'a duyduğumuz derin, içli sevgidir. Bu yüzden sevginin anlatılması, insanlar arasında yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi çok önemli.

Sevgiye Evet, Nefrete Dur - Yes To Love, No To Hatred




Sevginin güzelliğini, her sorunun temelinde sevgisizliğin olduğunu, cennetin sevgi mekanı olduğunu her yerde anlatalım inşaAllah.

Allah Sevgisi



Allah'ı çok seven, Allah'tan korkan, O'nun kendisinden hoşnut olması için samimi bir gayret gösteren her mümin, dünyaya güzellik kazandıran hayırlı insanlardandır. Dünyanın en hayırlı, en üstün ahlaklı insanlarından olan Allah'ın elçileri de, çevrelerindeki insanları sevgiye ve yakınlığa davet etmişlerdir: De ki: "Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği artırırız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, şükredene karşılığını verendir. (Şura Suresi, 23)

Müslümanlık Türk’ün millî dinidir.Müslümanlığı Türkler yaymışlardır


Bir gün, Atatürk’le aynı ortamda bulunan bir zatın “Türkler’in dininin Şamanlık olduğunu” söylemesi üzerine, Atatürk şöyle der: “Ahmak!.. Müslümanlık Türk’ün millî dinidir. Müslümanlığı Türkler yaymışlardır. Ve Türkler kendileri en geniş manasıyla anlamışlar ve benimsemişlerdir.” Kaynak: M. Hayri EGELİ, Atatürk’ün Bilinmeyen Hatıraları, İstanbul, s. 62-63. 1954

Müslümanların gazete ve televizyonlarında fiili dua olarak PKK'nın propagandasına karşı Kuran mucizeleri, iman hakikatleri, Darwinizmin ve materyalizmin geçersizliğini anlatılması gerekir.

Dikkat dağınıklığı ve mutsuzlukla şeytan insanları Allah'tan uzaklaştırmaya çalışıyor


ŞEYTAN İNSANLARI AĞIRLAŞTIRIYOR, GENEL BİR HİPNOZ HALİ OLUYOR, BİRÇOK RAHATSIZLIĞA KAZALARA SEBEP OLUYOR. DİKKATLERİNİ DAĞINIKLAŞTIRIYOR. NEŞELENEMİYOR, OKUDUĞUNU ANLAMIYOR, BU ŞEKİLDE İNSANLARI ALLAH'TAN UZAKLAŞTIRIYOR. BU DECCALİN VASFIDIR

İNSAN NEFSİNDEKİ KÖTÜLÜKLERİN HEPSİ ÖZEL OLARAK YARATILIR.




İNSAN NEFSİNDEKİ KÖTÜLÜKLERİN HEPSİ ÖZEL OLARAK YARATILIR. İNSAN NEFSİNİN ZALİM VE NANKÖR YÖNÜ VARDIR VE BUNA HER AN UYANIK OLMAK GEREKİR. BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ BİR SÖZÜNDE BU GERÇEĞİ ŞU HİKMETLİ SÖZLERLE TARİF ETMİŞTİR: ...insan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın telkiniyle, bir zâtın yüz hasenâtını (iyiliğini) birtek seyyie (kötülük) yüzünden unutur, mü’min kardeşine adâvet (düşmanlık) eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa bir dağı setreder, göstermez. Öyle de, insan, garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie (kötülük) ile dağ gibi hasenâtı (iyiliği) örter, unutur, mü’min kardeşine adâvet (düşmanlık) eder, insanların hayat-ı içtimaiyesinde (toplumsal hayatında) bir fesat âleti olur.

4 Ekim 2012 Perşembe

SEVGİYE DAVET, NEFRETE DUR




Birbirimizi çok sevelim, sevmemek bölünmeyi körükler. Birbirimizi çok çok sevmemiz, çok hayati. Dost olalım, kardeş arkadaş olalım. Nefret söyleminde bulunanları kınayalım, ayıplayalım. Nefret söylemlerini herkes her gün kınarsa, ayıplarsa bunlar yılarlar. Biz bunu ibadet olarak yapacağız. İnternette, facebookta her yerde "SEVGİYE DAVET, NEFRETE DUR" kampanyası başlatalım. Sevgiyle herşey çok kolay olur. Siyaset de ticaret de kolay olur. Allah için seveceğiz, Allah'ın yarattıklarını da Allah'tan dolayı seveceğiz. Bu, hergün düğün bayram demek.

30 Eylül 2012 Pazar



Peygamberimiz (sav) bir hadis-i şerifte Allah korkusunun önemini şöyle belirtir: Muaz! Sana her taşın ağacın ve duvarın yanında nerede olursan ol Allah’tan korkmanı, işlediğin her günahın ardından gizlisine gizli, aleni olanına da aleni tevbe etmeni tavsiye ederim.” (Ebu Nuyam el-Ilye, Beyhaki, ez-Zühd’de açıklamışlardır; Huccetü’l İslam İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.793

Allah Korkusunun Önemi



Allah’a kavuşacağını bilen ve her tavrının bir karşılığı olduğunun bilincinde olan bir insanla, kimseye hesap vermek zorunda olmadığını zanneden bir insanın davranışları arasında büyük farklılıklar vardır. Allah korkusu olmayan bir insan her türlü kötülüğü işleyebilir, çıkarları için her türlü ahlaksızlığa göz yumabilir. Örneğin çok sıradan bir sebepten veya dünyevi bir çıkar için “gözünü bile kırpmadan” adam öldürebilen bir insan, bunu Allah’tan korkup sakınmadığı için yapar. Oysa Allah’tan korkan bir insanın değil bir insanı öldürmesi, en küçük bir kötülüğü bile yapması mümkün değildir.

29 Eylül 2012 Cumartesi

Osmanlı'nın Adaleti ve Hoşgörüsü İslam Ahlakından Kaynaklanır



Osmanlı’nın asırlar boyunca adalet ve hoşgörü anlayışında sapma olmamasının en önemli nedeni bu adalet ve hoşgörü anlayışını Kuran ahlakından öğrenmiş olmasındandır. Yunanlı Tarihçi Michel de Greece: “Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından çok üzüntü duyuyorum. Çünkü Osmanlı Devleti dünya dengesini ayakta tutan bir güç olmuştu ve Osmanlı’nın çöküşünden itibaren Balkanlar ve Ortadoğu’daki çalkantılar durmak bilmedi.”

28 Eylül 2012 Cuma

Necmeddin Erbakan Hocamız Çok Zeki, Çalışkan ve Başarılıydı

Necmeddin Erbakan'ın Milli Görüş Sözü

Dr. Fatih Erbakan Babası Merhum Necmettin Erbakan'ın Türk İslam Birliği Özlemini Anlatıyor

Necmettin Erbakan, sadece Allahtan korkan, İslam aleminin çok değerli mürşidlerindendir

Fatih Erbakan, Türk İslam Birliği'nden bahsetmeyip sadece fıkhi konulardan bahseden hocaların hata yaptıklarını söylüyor

Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız, İslam Birliği'nin Kurulması Gerektiğini Anlatıyor

Fatih Erbakan'ın muhalifleri çok olacaktır. Tüm kardeşlerimiz ona sahip çıksınlar

23 Eylül 2012 Pazar

İslamofobiye karşı Müslüman ülkeler gerçek İslam'ı, sahabe İslam'ını savunmalılar


Necmettin Erbakan terörün çözümünü Türk Islam Birligi olarak anlatiyor.


 Rahmetli Erbakan Hocamız yıllar öncesinden teröre çözümün İslam birliği olduğunu yıllar öncesinden söylemiş mübarek bir insandır. Allah gani gani rahmet eylesin kendisine inşaAllah.

Teknolojinin gelişmesi ahir zaman alametlerindendir

Müslüman ülkelerdeki çocukları kurtaracak olan da İttihad-ı İslam

Ve haklarına müdahale edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır. (Şura Suresi, 39)




Peygamberimiz (sav) kadınlara da tebliğ yapıyordu. Sevgi dolu ve merhametli üslubuyla imanlarına vesile oluyordu.

Gelin Birlik Olalım



-Televizyonda, gazetelerde yer alan terör, anarşi haberlerini, insanlar arasındaki sevgisizliğin, nefretin yol açtığı zulüm haberlerini gördükçe vicdanen rahatsız olanlar, 

-"Ruhumda her zaman dünyaya barışı, sevgiyi, kardeşliği yayma, savaşları, kargaşaları bitirme, akan kanları durdurma isteği var" diyenler, 

 -Allah’a inanan bir insan olarak mutlaka bir şeyler yapmam gerektiğini düşünüyorum diyenler Gelin birlik olalım ve Allah'ımızı, dinimizi anlatalım. Ahir zamanı yaşadığımızı, son dönemde olduğumuzu, kıyametin yakınlığını herkese hatırlatalım.

Bu gibi resimlerden, dünyadaki tüm zavallı bırakılmış kadın ve çocuklardan tüm inananlar sorumludur. Bu gibi resimler vicdanımızı harekete geçirerek, bizi birlik olmaya, yardımlaşmaya yöneltmelidir. Yüzyıllardır barış içinde yaşayan insanlar arasında suni husumetler oluşturulduğunda, olumsuz propaganda ile dostlar düşmana dönüştürüldüğünde neler olabileceğinin iyi düşünülmesi gerekir.

İnsanlar eğitimle PKK'lı olduğuna göre karşı eğitimin önemi çok büyüktür

Herşey Allah'ın tecellisidir biz Allah'ın Zatını hiçbir şekilde sonsuza kadar bilemeyeceğiz


İltifat eden ve güzellikleri öven kardeşlerimize: Her güzellik Allah'a aittir, herşey Allah'ın tecellisidir. Allah kalemde, içeceklerde, bilgisayarda, insanlarda herşeyde tecelli eder. Biz Allah'ı Kendisinin bildiği gibi bilemeyiz.

Kadın onurlu olduğunda, helale harama dikkat ettiğinde çok güzeldir

Çarşaflı kardeşlerimiz nasıl tebliğ yapabilirler?