27 Şubat 2014 Perşembe

Allah herkese hayırlı Cumalar nasip etsin.

Hutbelerde ve namazda dünyadaki tüm mazlumlar için, Allah'ın dünyadan bu karmaşayı kaldırması ve dünyaya tekrar bereket gelmesi ve sevginin hakim olması, İslam'ın doğru anlaşılıp uygulanması için dua edelim ve dua isteyelim.

26 Şubat 2014 Çarşamba

Neden Herkes Sürekli Tartışıyor?

Herhangi bir haber sitesi açın ve haberlerin altındaki yorumlara göz atın. Sonra sosyal paylaşım sitelerine bakın. Buradaki yorumları ve paylaşımları da inceleyin. Hepsinin ortak bir noktası var: Bazı isanların kavgacı, karşı tarafı dinlemeyen, uzlaşmadan yoksun tartışma üslubu kullanmaları.
Televizyonlardaki açık oturumlarda, sohbet programlarında da durum farklı değil. Bunların çoğu adeta bir konu üzerinde fikir alışverişinde bulunmak ve çözüm sunmak maksatlı değil sadece tartışmak için hazırlanmış gibiler.
Üstelik konunun ne olduğu d

Hocalı’nın Kaçgın ve Göçgünleri

Dağlık Karabağ, Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge iken Ermeniler tarafından işgal edildi ve buradaki Hocalı kasabasında sivil halka karşı bir katliam gerçekleştirildi.

613 masum insan, çocuk, bebek, kadın denmeden bir gecede katledildi. 1 milyona yakın insan ise yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakıldı. “Kaçgın ve göçgün” tanımlamaları bu Azeri mülteciler için kullanıldı.

21 Şubat 2014 Cuma

Kırmızı çizgiler ve Türkiye

Suriye’deki kimyasal katliamla birlikte çok konuşulan "kırmızı çizgi koymak"tan benim anladığım, sorunu tamamen çözecek önlemler almak yerine bir anlamda öldürme şekline ya da öldürme sayısına sınır belirlemektir. Başkaları içinse bu tanımlama değişebilir.
Kırmızı çizgi; kimileri için son nokta demektir,  kimileri için aşılmaması gereken kurallar, kimileri içinse yasaklardır.
Devletler arası ilişkiler söz konusu olduğunda kırmızı çizgi, “geri adım atılmayacak, her ne olursa olsun savunulacak nokta” anlamına gelir. Kırmızı çizgi ilan ettiğinde o ülke sorumluluk üstlenmiş ve bazı şeyleri göze almış demektir. Yanlış bilgilendirmelerle ya da diplomasi kullanılarak yapılan baskılarla bu çizgiler zorlansa da o ülke kararlı olmak durumundadır.

Sınırlar Nasıl Kalkar?

İslam birliğini anlatan, konunun önemini her fırsatta dile getiren kişilere karşı, “Osmanlı’dan beri çok şey değişti, Ortadoğu’yu yanlış okuyorsunuz” diyenlerin sayısı son zamanlarda arttı.
Tabi ki çok şey değişti ama temelde bizi birbirimize bağlayan, aramızdaki kardeşliği artırmaya vesile olacak çok fazla ortak noktamız var. Bu ortak noktaları kullanarak birlik oluşturmak ve şu an dünyadaki sıkıntıları sona erdirmek mümkün.
Geçenlerde Bakü’yle ilgili bir belgesel izledim, Ramazan’a dair gelenekleri, oradaki halkın günlük yaşamını anlatan bir programdı. Bakü halkıyla röportajlar yapılıyordu ancak sanki Türkiye’de Doğu illerimizden herhangi birindeki kardeşlerimizle konuşuluyor gibiydi.

17 Şubat 2014 Pazartesi

Arakanlı kardeşlerimizin güvenliğini kim sağlayacak?

Bu makaleyi okurken ya da yatağınızda uyurken birdenbire evinizin yıkıldığını hatta yakıldığını düşünün, o sırada çevrenizdeki diğer evler de aynı durumda olsun.

Çocuklarınızı, annenizi-babanızı alarak canınızı kurtarmak için dışarıya çıktığınızı, dışarıda ise sizi silahlı kişilerin beklediğini bir an için hayal edin, sığınacak hiçbir yerin olmadığını ve sadece kaçmanız gerektiğini...

Arakan’daki kardeşlerimizin her an yaşama ihtimali olan bu dehşeti kendi üzerinizde düşünerek anlamaya çalışın.

Bir Tavsiye

Her yeni gün Allah'a yakınlaşmakta, ibadetlerde yeni fırsatlar, yeni imkanlar, yeni güzellikler demektir ama aynı zamanda her yeni gün insanı ölüme biraz daha yaklaştırır.

Ankebut Suresi,

29/56- Ey iman eden kullarım, şüphesiz Benim arzım geniştir; artık yalnızca Bana ibadet edin.

29/57- Her nefis ölümü tadıcıdır; sonra Biz'e döndürüleceksiniz.

Islamofobi'nin temel nedeni

Dünyanın dört bir yanında İslam karşıtı sesler gün geçtikçe giderek yükseliyor. Pek çok ülkede, Müslüman nüfusun varlığına karşı duyulan tepkiler nedeniyle, her geçen gün yeni tedbirler alınıyor. ABD’nin yanı sıra Avrupa’da da İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, İsviçre, Danimarka, İspanya ve Almanya İslamofobi konusunda ciddi endişe duyan ülkelerin başında geliyor. Bu ülkelerde Müslümanlara yönelik uygulamalar ve yasaklarla ilgili tartışmalar neredeyse gündemden hiç düşmüyor. İslam’a yönelik bu tepkilerin giderek yasalaştırılması ise, bu toplumlarda ciddi bir ayrımcılığın hakim olmasına da yol açıyor.

13 Şubat 2014 Perşembe

Rohingya halkından Birleşmiş Milletlere yardım çığlığı

Güneydoğu Asya’nın Çinhindisi bölgesinin en büyük ülkesi olan Myanmar’da 70 milyonun, sadece 3 milyonunu Müslüman nüfus oluşturuyor. Ancak buna rağmen Müslümanlara karşı ciddi bir vahşet yaşanıyor. Bu vahşetin ana kaynağı ise etnik ve dinsel ayrımcılık. 
Ülkede yaşayan yaklaşık 800.000 kadar Rohingyalı vatandaşlığa kabul edilmiyor. Bu insanlar, komşu ülke Bangladeş’ten gelen ‘kaçak göçmenler’olarak görülüyor. Diğer yandan sınırdaki kıyı şeridinde yaşayan Rohingyalı’ları Bangladeş yönetimi de ülkesine kabul etmiyor.

Ya bir mülteci kampında yaşıyor olsaydınız?

Hiçbir eşyanız, paranız, yiyeceğiniz hatta kimlik kartınız bile olmadan, soğuk bir kış gününde yollara düşmeyi hiç aklınızdan geçirdiniz mi? Hatta bu zorlu durumda yanınızda çocuklarınızın da olduğunu ve onları da koruyacak ve ısıtacak hiç bir şeyiniz olmadığını düşünebiliyor musunuz? 6 milyon Suriye’li de bunları hiç düşünmemişti ama bugün hepsi evlerini terk etmek zorunda kaldılar. Mülteci durumuna düşen bu insanlar için asıl sorun da bundan sonra başlıyor. Parçalanmış aileler, sağılıksız ve kötü yaşam koşulları. Binlercesi ise yollarda yaşamını yitiriyor.  
Suriye’de yıllardır devam eden çetin iç savaştan etkilenen yine masum Suriye halkı oldu. Fakat Suriye’de bulunan ve iç savaştan önce bile zaten çok zor koşullar altında yaşayan insanlar da olduğunu acaba kaç kişi biliyor?

8 Şubat 2014 Cumartesi

Safınızı belirleme zamanı...

Neden öldüklerini bilmeyen insanlar...

Niye evlerinin yıkıldığını anlamayan bebekler...

Niçin herkes gibi okuluna gidemediğini soran çocuklar...

Neden savaşın hala sürdüğünü anlamaya çalışan yaşlılar...

Savaşın tam ortasındaki masum insanların yaşadıkları zorlukları, neler düşündüklerini,  nasıl muhtaç bir durumda olduklarını anlamak son derece önemli.

Donan bebekler için kim, ne yaptı?

Günlerdir Doğu’da karda lastik ayakkabılarla, üstünde ince bir hırkayla yürüyen, yaktığı ateş ile çıplak ayaklarını ısıtmaya çalışan çocukları duyuyoruz. Suriye’de soğuktan donan bebeklerin, çocukların resimlerini görüyoruz, haberlerini okuyor/seyrediyoruz.
Bütün bunları görüp de kim ne yaptı?
Hem kendiniz için düşünün hem de çevrenizdekilere de bu soruyu mutlaka sorun. İnsanların vicdanını harekete geçirip, düşünmeye teşvik ederek mutlaka birşeyler yapmaya başlayın.

Hava öyle soğuk ki evlerimizdeki kaloriferler, ısıtıcılar, sobalar, klimalar yeterli olmuyor. Giydiğimiz kıyafetler, arabalar da yeterli olmuyor, bizi belli bir oranda koruyorlar ama yine de üşüyoruz.

5 Şubat 2014 Çarşamba

Çok Değil 20 Yıl Öncesine Bir Bakın

Tabi ki tam refaha ulaşmak için yapılacak çok şey var, hala eksik yönler de olabilir ama son birkaç 10 yılda ülkemizde yaşanan olumlu, güzel gelişmeler de yaşanıyor. Bunları düşünmekte ve bilmeyenlere hatırlatmakta fayda var:

 -Avrupa ekonomisi, ülkelerin batacağı kadar kötü konumdayken Türkiye’de hatırı sayılır bir ekonomik kalkınma yaşandı.

-Üniversite, hastane, havaalanı, yol, köprü gibi hizmetlerde ciddi bir artış oldu. -Doğu illerimizde huzurun sağlanması için çalışmalar yürütüldü ve güzel sonuçlar alındı.

-Doğu bölgelerimizin kalkınmasına vesile olacak önemli ekonomik adımlar atıldı. -Faili meçhuller azaldı, eski vakaların sorumluları bulundu.

Hayatın anlamı iman ve sevgi ile var olur

Bir Bebeğin Yaşadıklarının Düşündürdükleri

Her gün gazetelerde çok fazla adli vaka ya da toplumsal olay yer alıyor ki bunlar çoğu zaman okunup düşünülmeden üzerinden geçiliyor, çoğu zaman da birkaç yorum ile geçiştiriliyor. Aslında temeline indiğimizde hepsinin ortak bir sorundan, din ahlakının yaşanmamasından kaynaklandığını görüyoruz. Bu gerçeği dile getirdiğimizde bazı kişiler bize itiraz edebiliyor, “herşeyi dine bağlamak zorunda mısınız” gibi bir mantıkla karşı çıkmaya çalışabiliyorlar. Bu kişilere verilecek tek cevabımız var: “

3 Şubat 2014 Pazartesi

Uzun ve sağlıklı yaşamanın sırrı: Affedici olmak

Kadınlar ve İslamiyet

Dinimiz hakkında birçok insanda var olan bilgi eksiği ya da bilgi yanlışlığı, her konuda olduğu gibi kadınların hakları ve Kuran’da kadının önemi konusunda da ortaya çıkıyor. Kuran’da kadına verilen değere dair ayetler ya bilinmiyor ya da yanlış yorumlanıyor. Bu ayetlerdeki hikmetleri anlamayanlardan kimileri ya  ayetleri kendince feminist bir bakış açısıyla değerlendiriyor ya da yüzeysel.
Bu kişilerin yani kadın-erkek eşitliği, erkeklerin kadınların hakimi gibi gösterilmesi, kadınların korunup-kollanması benzeri konularda kendilerince İslam’a yönelik eleştiriler getirmeye çalışanların sorunu ortaktır. Kuran’a göre düşünmemektedirler. Eleştirilerinde temel aldıkları, ayetlerde bildirilenler değil hurafelerdir.

Asla geç kalmış değilsiniz...

Neşe, dostluk, sevgi, arkadaşlık, huzur, barış, sanat ve estetik...
Bütün güzelliklerin kaynağı olan bu kavramlar en doğru, en gerçek ve en muhteşem haliyle İslam’da vardır.
Gerçek İslam’ı yani Kuran’a dayalı İslam’ı tanıyan, bu ahlaka sahip olan insanlar yani Müslümanlar huzurun, neşenin, mutluluğun en güzelini yaşarlar üstelik de her an...

“Sıfır yılı” dehşeti

Herkes doğal olarak demokrasi, özgürlük ister, modernlik ister. Bu isteği bilen bazı komünizm ve faşizm gibi ideolojiler de "insanları özgürleştirme" iddiasıyla ortaya çıkarlar. 

Gerçekte ise bu ideolojilerin özgürlükle hiçbir alakası yoktur, tam tersine insani tüm hakların elinde alındığı, vahşetin en doruk noktasında yaşandığı bir hayat tarzı insanlara yaşatılmaya çalışılır. İnsanların şiddetle arzu ettiği güzeliklerin hiçbirini komünizm ya da faşizm sunamaz. İnsanı bir üretim aracı gibi görür ve dehşeti yaşatır.