8 Şubat 2014 Cumartesi

Donan bebekler için kim, ne yaptı?

Günlerdir Doğu’da karda lastik ayakkabılarla, üstünde ince bir hırkayla yürüyen, yaktığı ateş ile çıplak ayaklarını ısıtmaya çalışan çocukları duyuyoruz. Suriye’de soğuktan donan bebeklerin, çocukların resimlerini görüyoruz, haberlerini okuyor/seyrediyoruz.
Bütün bunları görüp de kim ne yaptı?
Hem kendiniz için düşünün hem de çevrenizdekilere de bu soruyu mutlaka sorun. İnsanların vicdanını harekete geçirip, düşünmeye teşvik ederek mutlaka birşeyler yapmaya başlayın.

Hava öyle soğuk ki evlerimizdeki kaloriferler, ısıtıcılar, sobalar, klimalar yeterli olmuyor. Giydiğimiz kıyafetler, arabalar da yeterli olmuyor, bizi belli bir oranda koruyorlar ama yine de üşüyoruz.

Biz  tedbir almamıza rağmen üşüyorsak, bunların hiçbirine sahip olmayan insanlar ne yapıyordur hiç düşündünüz mü?

Değil kar veya buza evinizin bahçesine ya da balkonuna çıplak ayakla hiç bastınız mı?

5-10 dakika da olsa soğukta çıplak ayakla, ince bir hırkayla durdunuz mu?

Aslında bunları yazarken bile utanıyorum. Suriye’de donan çocukların resimlerini görüp, Van’da, Şanlıurfa’da kardaki çıplak ayaklı çocukları seyredip sonrasında bunları yazmak tabi ki her vicdan sahibi insan gibi beni de derinden etkiliyor.

Öncelikle Allah’a verdiği tüm nimetler için binlerce şükürler olsun. Şükrümüzü her fırsatta dile getirmeli, Allah’a olan minnettarlığımızı her an anlatmalıyız. Ancak sadece dil ile şükretmek yeterli olmaz, şükrümüzü göstermenin bir vesilesi de nimetleri paylaşmak.

Allah iman eden insanların nasıl bir ahlak göstermesi gerektiğini Mearic Suresinde bize şöyle bildirmiş:

Ve onların mallarında belirli bir hak vardır:
Yoksul ve yoksun olan(lar)için.
Onlar, din gününü tasdik etmektedirler.
Rablerinin azabına karşı (daimi) bir korku duymaktadırlar. (Mearic Suresi, 24-27)

Yoksulların korunup kollanması, ihtiyaç sahiplerinin her zaman ön planda tutulması, hatta kişinin kendisinin ihtiyacı varken bile başkalarına öncelik vermesi Kuran ahlakının temel şartlarındandır.

"Çünkü, o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu."
"Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı."
"Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur." (Hakka Suresi, 33-34-35)

İbadetler arasında, Allah’ın emrettiği ahlakta ayrım yapmak olmaz. İnanan, Allah korkusu olan vicdanlı bir insan her ayeti, hakkıyla uygulamaya çalışır.

Allah yoksulların korunmasını ve bunun felaha kavuşmaya, bağışlanmaya vesile olacağını birçok ayette bize emretmiştir:

Nur Suresi, 22- Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz?
Zariyat Suresi, 19- Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı.

İhtiyaç sahipleri için çalışmak, ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmak çok kolay. “Nasıl ulaştıracağım?” diye de düşünmeyin.

Hemen niyet edin, örneğin dolabınıza bir bakın, raflarda en altlarda kalmış eşyalarınız varsa onları kullanmıyorsunuz demektir. Giyilecek durumda olanları hemen paketleyin.

Erzak dolabınızda iyi durumda ama uzun süredir bekleyen kuru gıdaları da hazırlayın.
Fazla bir yorganınız mı var onu da gönderin.

Bu seferberliğe hemen başlayalım çünkü her geçen saatte soğuğa dayanamayan bir miniği kaybediyoruz.
Bunlar tabi ki aciliyetli ve dua olarak yapmamız gereken faaliyetler ancak bu sorunun kesin çözümü değil.

Sadece belli bir ülkeye, bölgeye yardım yapmakla dünyadaki yoksulluk sorununu ortadan kaldırmamız, herkesin berekete kavuşmasını sağlamamız elbette ki mümkün gözükmüyor.

İşte bu nedenle asıl olarak her fırsatta İslam Birliğini isteyelim, bunu anlatalım, önemini hep dile getirelim ki dünyaya bolluk, bereket hakim olsun, bu felaketler artık tekrarlanmasın.

Emine Deniz TANIK