5 Şubat 2014 Çarşamba

Çok Değil 20 Yıl Öncesine Bir Bakın

Tabi ki tam refaha ulaşmak için yapılacak çok şey var, hala eksik yönler de olabilir ama son birkaç 10 yılda ülkemizde yaşanan olumlu, güzel gelişmeler de yaşanıyor. Bunları düşünmekte ve bilmeyenlere hatırlatmakta fayda var:

 -Avrupa ekonomisi, ülkelerin batacağı kadar kötü konumdayken Türkiye’de hatırı sayılır bir ekonomik kalkınma yaşandı.

-Üniversite, hastane, havaalanı, yol, köprü gibi hizmetlerde ciddi bir artış oldu. -Doğu illerimizde huzurun sağlanması için çalışmalar yürütüldü ve güzel sonuçlar alındı.

-Doğu bölgelerimizin kalkınmasına vesile olacak önemli ekonomik adımlar atıldı. -Faili meçhuller azaldı, eski vakaların sorumluları bulundu.


-Tarım, sağlık gibi temel hizmetlerde kalite ve teşvikler artırıldı, dünya çapında önemli büyümeler gerçekleştirildi. -Türkiye yurtdışında birçok alanda en güzel şekilde temsil edilir hale geldi.

-Ülkemiz oldukça büyük organizasyonlara ev sahipliği yaptı.

Bunlar yadsınamayacak gerçekler. Her ne kadar yıllardır istikrarlı şekilde yaşanıyor olsa da, birçok kişi bu gelişmeleri ya yeterince fark edememekte ya da “olağan hak” olarak gördüğü için önemini kavrayamamaktadır. Bu ise beklentilerin yükselmesine, şikayetçi üslupla birlikte bazı kişilerin algısının olumsuz etkilenmesine sebep olmaktadır.

Tabi ki halkın hükümetten beklentilerinin olması ve bunların artması son derece doğal, tabi ki hükümet de bu beklentileri en iyisiyle karşılamak için çalışmakla sorumlu. Eksik görülen noktalar her zaman için kanun ve hukuk ölçüsünde, saygı çerçevesinde eleştirilebilir, daha güzel için teşvik yapılabilir ancak yaşanan güzel gelişmelerin de hakkının verilmesi gerekir. Buna ilk anda itiraz edenler olsa da, parti çekişmeleri, kişisel kızgınlıklar bir yana bırakılıp geçmiş birkaç on yıl öncesi ile günümüz arasında bir kıyas yapıldığında aslında bunun herkesin kabul edeceği bir gerçek olduğu anlaşılacaktır.

Enflasyonun tek hanelere düşmesi, bölünmüş yollarla kısalan mesafeler, teknolojik imkanların artması ve yerli üretimin teşvikiyle birlikte teknolojinin daha ulaşılabilir hale getirilmesi, sosyal güvenlik alanındaki yenilikler ve çalışmalar elbette ki yadsınamayacak hizmetlerden.

20 yıl önceki karaborsa piyasasını hatta daha önceki yıllarda karneyle yapılan alışverişleri, aksayan sağlık hizmetlerini, bulunmayan ilaçları, teknolojik yetersizlikleri, bozuk alt yapıyı, haftalarca akmayan suları, büyük kentlerimizdeki son derece lüks semtlerde bile toplanmayan çöp yığınlarını, günlerce süren elektrik kesintilerini belli bir yaşın üstündeki birçok insan net olarak hatırlamakta ve bunları şu anda sadece bir anı olarak aktarmaktadır. Dileğimiz geçmişte yaşanmış olan sıkıntıların hep geçmişteki anılar olarak kalmasıdır. Ancak bunun için toplumsal istikrar yani huzurun korunması çok önemli ve hepimizin sorumluluğunda olan bir ihtiyaçtır.

Eleştiri her zaman yapılabilir ama var olan güzelliklerin de görülmesi bunlara şükredilmesi ve daha güzel olana ulaşmak için birlikte çalışılması, her zaman yıkıcı değil yapıcı olunması şart. Aksinde yani kargaşa, huzursuzluk ortamlarında geçmişteki istikrarsızlığa tekrar dönülme ihtimalinin olduğunu da hiç kimse göz ardı etmemeli.

İnsan nefsi, kendisine verilen tüm güzelliklere rağmen nankörlüğe, şikayetçi üsluba, bencilliğe, cimriliğe, mal hırsına yatkın olabilmektedir. Bu hepimizin dikkatli olması ve uzak durması gereken çok kötü bir ahlaktır. Bu ahlaktan kurtulmak için yapılması gereken ise sahip olunan her güzellik için Allah’a şükretmektir. Allah şükrün karşılığını en güzel şekilde verendir.

Şükredildiğinde Allah bir güzellik olarak nimetlerini artırır, aksine nankörlük yapıldığında ise Allah nimetleri azaltabilir:

 Andolsun, Sebe' (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir ayet vardır. (Evleri) Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki:) "Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan bir Rabb(iniz var)."

 Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük. 

Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık. Biz (nimete) nankörlük edenden başkasını cezalandırır mıyız? (Sebe Suresi, 15-17)

 Sebe Suresi’ndeki bu ayetlerde bildirilen; herkesin sakınması gereken bir ahlak sonucunda yaşanabilecekleri gösteren önemli bir örnektir. Nankörlük yapılmasına karşılık olarak Allah muhteşem güzellikte bahçeleri olan bir şehri, bereketsiz bir hale dönüştürmüştür. Bu, herkesin üzerinde düşünmesi ve öğüt alması gereken bir kıssadır. Çok değil 20 yıl öncesine bakmak ve bir kıyas yapmak bugün sahip olduklarımızın kıymetini daha iyi anlamamız için yetecektir.

Unutmayın ki eksiklikler dile getirilirken de güzel söz söylenebilir, daha iyisi talep edilirken de olumlu konuşulabilir, yıkıcı olmak yerine yapıcı olarak, elbirlik çalışarak, kardeşlik pekiştirilerek güzelliğe hız katılabilir.

İşte bu toplumsal yaşama olumlu yön verecek, insanların rahatına, huzuruna vesile olacak bir ahlaktır.