9 Aralık 2013 Pazartesi

ZALİMLİK VE MERHAMETSİZLİK İNANÇSIZLIĞIN BIR SONUCUDUR

Hemen her gün medyada, ailesini yaşatmak için yardım dilenen, ekmek bulamadığı için açlıktan ölen, oturacak ev bulamadığı için çadırlarda yaşayan, haksızlığa uğrayan insanların haberlerini görürüz. İntihar eden, birbirlerini öldüren, saldırıya uğrayan, sakatlayan, kavga eden insanlarla ilgili haberlere rastlarız. Bu yıllardır değişmeden devam eden bir durumdur. Bu konuda çeşitli çareler düşünülür, yardım kuruluşları devreye girer, aşevleri açılır ve benzeri tedbirler alınır. Ancak bütün uğraşılara rağmen bu haberler azalmamakta aksine artarak devam etmektedir.

Hatta günümüzde durum öyle bir hal almıştır ki çıkarlar söz konusu olmadıkça kimse kimseye yardım bile etmez. Bazı insanlar yüzlerce kişinin doyabileceği yemekleri çöpe atmakta sakınca görmezken bazı insanlar da hemen bu yerlerin yanıbaşındaki bir sokakta aç yaşamakta hatta açlıktan ölmektedir. İnsanlar sahtekarca yöntemlere başvurarak birbirlerinin malını haksız yere yemekten, başkalarının haklarını sömürerek para kazanmaktan çekinmemekte, etraflarında gördükleri adaletsizliklere, yanlışlara karşı mücadele etmemekte ve haksızlıklara karşı seslerini çıkartamamaktadırlar. Dolayısıyla böyle bir ortamda zalim ve merhametsiz olanlar, zayıf ve güçsüz olanları istedikleri gibi ezmektedirler.
İşte tüm bu kargaşa ortamının ana sebebi inançsızlığın getirdiği zalimlik ve merhametsizliktir.


İslam ahlakının hakim olduğu bir toplumda gerek maddi gerekse manevi açıdan büyük bir huzur ve rahatlık yaşanır. Böyle bir toplumda insanlar ihtiyaç duyduklarında çevrelerindeki kişilerden mutlaka yardım görürler. Çocuklar sevgi ve merhametin hakim olduğu ortamlarda yetişirler. Zayıf olanlar kuvvetliler tarafından korunur kollanırlar. Hiç kimse başkasının hakkına tecavüz etmez. Herkesin birbirini koruyup-kolladığı, birbirini rahat ettirmeye çalıştığı bir toplumda elbette ki korunup gözetilmesi gereken hiç kimse kalmayacaktır.
Kuran ahlakının tam olarak yaşandığı bir toplumda adaletsizlik, kargaşa, baskı, zulüm hiçbir şekilde görülmez. Kuran ahlakının yaşandığı ortamda her zaman şefkat, merhamet, huzur, adalet hakimdir.


Merhamet duygularıyla dolu olan bir insan baktığı her şeyde bir güzellik, bir hayır görür. Fakirleri kollar, zayıf düşmüş olanı korur, ihtiyacı olana yardım eder. Allah sevgisi ve Allah korkusundan kaynaklanan merhametin yaşanmadığı bir toplumda ise zengin fakiri kollamaz, haksızlığa uğrayanın hakkı savunulmaz, açıkta kalan insan barındırılmaz. 


Dinsizliğin getirdiği kargaşa ve zulüm ortamından kurtulmanın tek yolu, Allah'ın Kuran'da öğrettiği ve Peygamber Efendimiz (sav)'in tavsiye ettiği merhamet anlayışını tam anlamıyla yaşamaktır.


Sonra iman edenlerden, sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, merhameti birbirlerine tavsiye edenlerden olmak. İşte bunlar, sağ yanın adamlarıdır.” (Beled Suresi, 17-18)
Deniz TANIK