15 Mart 2014 Cumartesi

“Bana mı kaldı” demeyin

Fark yaratmak her konuda mümkün ve bu aslında insanların kalitesini, aklını ve kişiliğini ortaya koyan bir özellik.

Fark yaratmayı sadece alışılmadık tasarımlar ya da yeni keşifler yapmak olarak düşünmemeli, ahlaki konular dahil herşeyde bir güzelliği ortaya çıkarmak, insanların mutluluğuna, huzura, barışa vesile olacak çalışmalar yapmak da fark yaratmaktır.

Bunun önemini özellikle son günlerde yaşanan olaylarda çok net olarak görüyoruz. Provokasyona sebebiyet verecek açıklamalardan kaçınmak, yatıştırıcı ve uzlaştırıcı olmak, fitneyi söndürmek çok hayati önem taşıyor.

Herkesin hassas olduğu bu dönemlerde gücü yettiğince kalabalığa uymak yerine demokrasiden, özgürlükten yana olup, kargaşadan uzak durarak fark yaratmak gerekiyor.

Söylenen her cümle, yanlış anlaşılmaları engellemek için sarf edilecek her çaba çok gerekli. Sakın “Bana mı kaldı” demeyin.


“Bana mı kaldı” demeden hemen başlayabilirsiniz

Herkes unutmuşken, hiç kimse ilgilenmezken ihtiyacı olan birine yardım etmek fark yaratmaktır, kendi ihtiyacı varken bir başkasını düşünebilmek, herkesin unuttuğu konuları hatırlatmak için çalışmak da fark yaratmaktır.

Başkalarının sinirlendiği bir olayda öfkesini yenmeyi bilen bir insan hiç kuşkusuz ki bir adım öndedir. Hasta olduğunda da sabırlı olabilen, şikayetçi üslup kullanmayan, terslenmeyen yani güzel ahlakını değiştirmeyen biri de fark yaratıyordur.

Öncelikle kendinizi iyi tanıyın, davranışlarınızı sanki başka birini eleştiriyormuş gibi, kendinize dışarıdan bakarak tartın. Eksiklerinizi tespit edip, çözümlerini düşünün ve sonrasında bunları uygulayın ve kararlı olun. Hayatınızdaki olumlu gelişmelere siz de şaşıracaksınız.

Hemen uygulamaya başlayabileceğiniz birkaç örnek verelim:

-Sinir uçlarına dokunacak bir haber gördüğünüzde doğruluğunu araştırıp, çift yönlü düşünebilmelisiniz.

-Biri size iyi davrandığında siz de ona iyi davranıyorsanız bu tabi ki güzel ama o kişi kötü davrandığında da iyi davranabilmelisiniz.

-Her konuda önce olumsuz yönleri gören, sürekli hataları, eksiklikleri dile getiren birine olaylardaki hikmetleri, hayırları ve güzel yönleri hatırlatabilmeli üstelik bunu o kişiyi rahatsız etmeden yapabilmelisiniz.

-Sıkıntılı, sabırsız birine sabırsızlığın kötü olduğunu, sabır ve tahammül arasındaki farkı anlatabilmeli ve sizi direkt etkileyecek konularda da örnek şekilde sabırlı olabilmelisiniz.

-Kolay öfkelenen birine öfkenin faydasının olmayacağını hatta büyük zararlara ve sıkıntıya sebep olacağını, öfkeyi yenmenin güzel olduğunu, bunun doğruluğunu göstermelisiniz.

-Kin duymakta sakınca görmeyen ve nefret duygusunu aşamayan kişilere dünyanın geçiciliğini anlatarak, insanın aciz bir varlık olduğunu ve herkesin hata yapabileceğini öğretebilmelisiniz.

“Bana mı kaldı” demeden, hem kendiniz hem de çevrenizdekiler için bu değişimleri gerçekleştirmeye çalışın. Bunda kararlı olarak, istikrarlı şekilde güzel ahlak gösterip, örnek olabilir yani bir fark yaratarak başkalarına da faydalı olabilirsiniz.


Maneviyat eksikliği ve ruhun körelmesi tehlikesi

Öfkelenmek, kin duymak, sabırsızlık, ters davranmak kolay olandır. Güzel ahlak ise çaba ve dikkat gerektirir. Kolayı seçen ve kendisini nefsinin hakimiyetine bırakan bir kişi, insani vasıflarını kaybedecek hale gelebilir. Affedicilik, hoşgörü, şefkat gibi güzel özelliklerini yitirebilir. Sabır göstermenin, bağışlamanın, sevginin gerekliliğini anlamayacak kadar ruhunu köreltebilir.

İşte bu körelme, maneviyat eksikliğinin bir sonucudur ve günlük yaşamda da olumsuz anlamda çok şiddetli şekilde etkisini gösterir. Günlük olaylardan örnek verelim.

Herkesin bildiği gibi sözün tahrip gücü şiddetlidir. Kullandığınız bir kelime ya da yaptığınız bir yorum ile insanları çok rahatsız ve huzursuz edebilirsiniz ancak vicdanınızı kullanırsanız tam tersini de yapabilirsiniz. Herşeye itiraz eden biri iken istikrarlı şekilde “Olabilir, tabi ki, tamam, neden olmasın” gibi olumlu sözcükler kullanarak kendinizi itiraz ruh halinden kurtarabilirsiniz.

Gelin, bundan sonrasında mümkün olduğunca sevecen, coşkulu, ümitvar, heyecan verici, şevk verici ve insanları mutlu etmeyi hedefleyen güzel sözler edin ki kalpler rahatlasın.

Güzel gördüğünüz herhangi bir şeyi takdir ettiğinizi, –bu kimi zaman dış güzellikle ilgili olabilir, kimi zaman bir yemek, kimi zaman güzel bir mekan, kimi zaman ise güzel bir davranış olabilir- beğenme ve şükran hisleri içinde olduğunuzu mutlaka belirtin.

Karşı tarafı anladığınızı, farklı fikirlerde olsanız bile anlaşabileceğinizi, ortak bir nokta bulup, birlikte yaşayabileceğinizi gösterin.

Size yardımcı olan birine teşekkür edin ya da yanlış birşey yapanı "Bir hayır vardır" diyerek teselli edip, destek olun, ters davrananı itidale davet edecek şekilde konuşun.

Bütün bunlar sizin için de bir huzur, güzellik vesilesi olacaktır.

Allah herkese bereketli, huzurlu, sevginin, saygının hakim olduğu bir yaşam nasip etsin. Kargaşa çıkarmaya çalışanlara fırsat vermeyelim hatta onlara inat daha da kenetlenelim, kardeşliğimizi pekiştirelim. Unutmayın ki başkasından beklemek yerine bunu oluşturmak sizin elinizde. 

Emine Deniz TANIK