8 Mart 2014 Cumartesi

Kadın... Şiddet... Sevgi...

Gidecek yeri bile olmayan, şiddete uğrayan, sıkıntılı bir hayat yaşayıp, zorluklara göğüs gereken ne kadar çok kadın var dünyada. Özellikle savaş bölgelerindeki kadınlar çok şiddetli sıkıntılarla başetmek zorunda kalıyorlar.

 Dünyanın savaş olmayan bölgelerinde de maddi-manevi işkence gören o kadar çok kadın var ki... Her yıl Mart ayında Dünya Kadınlar Günü kutlanıyor bu güzel ama kadınların sorunlarını çözmek için kutlamaya değil de daha etkili olacak çözümlere yönelmekte fayda var.


Arap ülkelerindeki kadınların durumunu anlatarak başlayalım:

  Arap ülkeleri, savaş ve kadınlar

 -Suriye'de 3 yıldır devam eden bir savaş var ve oradaki asıl mağdurlar hiç kuşkusuz ki kadınlar ve çocuklar. Çocuklarını yıkıntıların içinden kurtarmaya çalışan, soğukta titreyen ailesini ısıtmak için çare arayan, tecavüz korkusuyla sürekli gizlenmek zorunda kalan, günlerce hatta haftalarca süren açlığa karşı direnmeye çalışan kadınlar var Suriye'de...

 -Afganistan'da ise kadınların hiçbir hakkı, hiçbir konuda özgürlüğü yok. Kız okulları kapatılıyor, kadınların evlerinden çıkmaları yasaklanıyor. Ülkede kadın öldürmek çok kolay ve üstelik hiç bir cezası yok.

 -Arap ülkeleri arasında kadınların en kötü durumda olduğu ülkelerden biri de Mısır. Mısırlı kadınların yüzde 99,3'ü cinsel taciz ve şiddete maruz kalıyor. -Irak'ta ise kadınlar yine şiddete uğruyor ve insan ticaretinin pençesindeler.

-Dünyanın birçok bölgesindeki savaştan kaçan insanların ağırlandığı mülteci kamplarındaki kadınların durumu ise endişe verici. İnsan hakları aktivistleri çok sayıda tecavüz, yaralama ve çocuk yaşta evlilik olayının bu kamplarda yaşandığını bildiriyorlar.

 -Suudi Arabistan'da savaş yok ama kadınlar diğer bütün kısıtlamaların yanısıra kimlik sahibi bile olamazken, araba da kullanamıyorlar.   Doğar doğmaz öldürülen kız çocukları...

 -ABD'de her 90 saniyede 1 kadın tecavüze uğruyor.

- Kanada'da 18-64 yaş arasındaki kadınların yüzde 18'i cinsel istismara ve erken evliliğe zorlanıyor. -Japonya'da kadınlar fiziksel, duygusal ve cinsel şiddete maruz kalıyorlar.

-Kore'de de durum farklı değil, kadınların üçte ikisine eşleri tarafından şiddet uygulanıyor.

-Kenya'da ise bu şiddetin oranı çok daha fazla. -Şaşırtıcı belki ama İngiltere'de de aile içi şiddet oldukça yüksek bir oranda..

 Kadına yönelik şiddet öyle bir boyuttaki bazı ülkelerde kız çocukları doğar doğmaz öldürülüyor. Dünyada bu yolla kaybedilen kadın sayısının 40-50 milyonu bulduğu ifade ediliyor. Aile içi şiddet ülkemizde de oldukça yaygın ve alınan tedbirler şiddetin oranını düşürmek için yeterli olmuyor. Peki neden?   Sorun neden mi çözülemiyor?

 Kadınlara uygulanan fiziki şiddet ve psikolojik baskının "çağdaş" olarak görülen ABD, Kanada, İngiltere gibi ülkelerde ya da eğitim düzeyi yüksek  kesimlerde bile tam anlamıyla engellenememesi alınan tedbirlerin bir işe yaramadığının ve bundan sonra da yaramayacağının göstergelerinden biri.

Peki ne yapmak gerekiyor?

"Kadınlara eş seçme, evlilik, boşanma gibi temel medeni haklar tanınsın, medyada denetim sağlansın, kampanyalar ile şiddetin kötülüğü anlatılsın, kadınlar ekonomik olarak özgür olsunlar, sığınma evleri yapılsın, psikolojik destek verilsin, şiddete başvuranlar kınansın, şiddet uygulayanlar için cezalar artırılsın...."

Bunlar yıllardır devam eden, dünya çapındaki bu sorunun sona erdirilmesi için alınan tedbirlere birkaç örnek.

Tamam, bunların hepsi yapılsın ama asıl olarak sorun temelinden çözülsün. Bunun için vicdanın anlatılması, Allah korkusunun tarif edilmesi gerekiyor. Şiddet uygulayan birine sadece ceza verirseniz bu yeterli olmaz. Karşısındaki insanın ruhu olan, Allah'ın yarattığı, kıymetli bir varlık olduğunu, her davranışının hesabını Allah'a vereceğini anlatmazsanız, o kişi cezası bittiğinde aynı vicdansızlığa geri dönecektir.

 Allah'ın insanları eşit yarattığını öğretmezseniz kendini üstün görmeye devam edecek ve ilk fırsat bulduğunda güç yetirebildiğine şiddet uygulamakta sakınca görmeyecektir. Onun için kesin çözüm insanlara imanın anlatılması, sevginin güzelliğinin gösterilmesidir. Kuran ahlakının asilliğini, tevazusunu, iffetini, sevecenliğini, fedakarlığını yaşamak için insanların teşvik edilmesidir.

Emine Deniz TANIK