20 Temmuz 2014 Pazar

KÖTÜLÜĞÜN VE İYİLİĞİN İZLERİ

Hemen herkesin yüzünde an an değişen, gün içinde farklılaşan ifadeler olur. Kiminde bir masumluk kiminde kızgınlık veya terslik, kiminde tedirgin edicilik, kiminde ise huzur, mutluluk ve en önemlisi de kiminde nur vardır.
Birçok insan bunu bilmez belki de fark etmez ama yapılan her iyilik ve her kötülük yüzümüzde bir iz bırakır.

İyilikler sizi rahatlatır, kalbinizde sevinç oluşturur, ilk anda zarara bile uğramış gibi görünüyor olsanız da sizi mutlu eder. Vicdanınız rahattır, kafanıza takılan konular yoktur. Bütün bunlar yüzünüzde huzura, dinginliğe, şefkatli bir ifadeye, mutmainliğe ve mülayimliğe vesile olur ki bunların hepsinin toplamına biz “nur’ deriz.
Her kötülük ise sizi biraz daha katılaştırır, huzursuzluk verir, gerginleştirir, hatta zalimleştirir. Biraz daha içine kapalı hale getirir, kafanızdaki sıkıntı ve vesveseler ruhunuzdaki güzelliklerden alıp götürür. 
Kötülüğe açık kişilerin yüzlerinde bir karartı vardır, gergin ifadeleri, sert ve donuk mimikleriyle göz göze gelmekten bile çekinilen insanlardır.
Peki bu durumu önleyebilir miyiz, kişinin öncelikle kendisine zarar veren kötülüğü tamamen yok edebilir miyiz?
Elbette ki evet. Ancak burada kötülükle ilgili önemli bir hatırlatma yapmakta fayda var.
Kötülük denilince aklınıza sadece “adam öldürme, hırsızlık vs” gibi büyük olarak nitelendirilen suçlar gelmesin. Gün içinde vicdanınızı rahatsız eden, başkalarında tedirginliğe yol açan, insanların sizden çekinmesine vesile olan herşey aslında bir kötülüktür.
Kalktığınız anda asık bir yüzle güne başlamanız, çevrenizdekilere huysuz bir görünüm vermeniz de bir kötülüktür, güzel bir sözle ya da alttan alarak çözülecek bir tartışmayı tırmandırmak da…
Yolda yardıma ihtiyacı olan birini görüp geçmeniz de bir kötülüktür, yeri geldiğinde doğruyu söylememeniz de…
Kendinizi kurtarmak için adaletsiz davranmak da bir kötülüktür, fedakarlık yapmamak da…
Evde fazla eşya biriktirip, bunları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmamak da bir kötülüktür, israf yapmak da…
Alaycı bir söz söyleyip ya da aşağılama maksatlı tavırlar da kötülüktür, dedikodu yapmak ya da kıskançlık da  kötülüktür.
Şu ana kadar kötülüğü kendinize göre derecelendirmiş ve “az şiddetli” olarak nitelendirdiğiniz kötülüğü “güzel” görmeye başlamış olabilirsiniz ki bu hemen değişmesi gereken bir durumdur.
İman eden bir insansanız ölçünüz Kuran olmalıdır kendi düşünceleriniz ya da başkalarından öğrendikleriniz değil.
Allah Kuran’da, “…Kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez. (Nisa Suresi, 148)” diye buyuruyorsa az-çok demeden kötü söz söylemekten her fırsatta kaçınırsınız.
Allah, “…Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. (Maide Suresi, 8)” buyuruyorsa, çıkarlarınız zarar görecek bile olsa adil olursunuz.
Allah, “…öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir… (Al-i İmran Suresi, 134) şeklinde buyuruyorsa sinirlenseniz bile bunu yenmeniz ve bağışlayıcı olmanız gerektiğini bilir, öfkenize hakim olup, güzel söz söylersiniz.
Tabi ki insan, Allah’ın Kuran’da da bildirdiği gibi çok aciz bir varlıktır, nefsi kötülüklerle doludur. Unutur, kızgınlık duyar, sabırsızdır, bencildir, tembeldir, korkaktır kısacası her türlü kötülüğe açıktır ama vicdanını kullanarak, iman ile, Allah korkusu ile bütün bu acizlikleri kolaylıkla alt eder ve kötülüklerden sakınabilir.
Allah Kuran’da “Onlar, iyilikten önce kötülüğü çabuklaştırmak istiyorlar; (Rad Suresi, 6)” ayetiyle kötülüğü teşvik eden insanların varlığına dikkat çekerek, biz inananları iyiliği teşvike davet etmiştir.
Alışkanlıkla yaptığınız ve hoş olmayan, kimi zaman kötülüğe varan davranışları hemen değiştirebilirsiniz, daha iyi ve güzel olanı alışkanlık haline getirebilirsiniz.
Dünyada çok fazla kötülük, çok fazla acı var. Düşündürücü olan ise bazı insanların gittikçe daha da zalimleşmesi, kötülüğü adeta sıradanlaştırmaları. Bunu değiştirmek için yapmamız gereken  iyilerden olmak için her fırsatı değerlendirerek gayret etmek. İyiliği sevdirmek ve çabuklaştırmak, kötülüğün zararlarını insanlara anlatmak, iyiliğin kolay ve zevkli olduğun yaşanabilirliğini göstermek.
Biz bunları bir dua ve ibadet olarak yapmakla yükümlüyüz ancak bizi güzel sonuca ulaştıracak ve dünyaya barışı, huzuru, kardeşliği, sevgiyi hakim edecek olan Allah’tır, bunu sakın unutmayalım ve herşeyi Allah’tan isteyelim.

Emine Deniz TANIK