1 Kasım 2013 Cuma

Yapıcı olmak mı yıkıcı olmak mı?

Gereksiz tartışmalardan kaçınmak önemli, iyi olanı görmeye öncelik vermek de önemli, olumsuzlukları güzellikle dile getirmek ve çözüm için çalışmak da aynı şekilde çok ama çok önemli.

Bütün bunlar kargaşayı ortadan kaldıracak, insanların rahat etmesini, birlik ve beraberliği, toplumsal huzuru sağlayacak vesileler. Peki şu anda bu ahlak ne derece yaşanıyor?

Şaşırtıcı şekilde bazı insanlar kolay olanı yani
güzel ahlakı bırakıp, insanı bedenen ve ruhen
ciddi bir gerilime sokan yıkıcı bir ahlakı yaşamaktan kaçınmayabiliyorlar. Üstelik kimi zaman bunu kendi sağlıklarını tehlikeye atarak yapıyorlar.

Televizyondaki tartışma programlarına çıkarak sorunlara çözüm için toplandıklarını iddia eden bazı kişilerin yaptıkları, aort damarları şişene kadar bağırıp çağırmak ve hemen hemen sadece tartışmaktan başka bir şey değil. Karşı fikri dinlemeye bile tahammül edemeyen bu kişilerin ürettikleri fikirler de genelde yapıcı olmaktan uzak.

Aynı şeyi sosyal paylaşım sitelerinden twitterdaki kısa mesajlarda da görmemiz mümkün. 140 kelimeye çok büyük nefretleri sığdırabilen, bütün enerji ve vakitlerini buna harcayan kişilerin sayısı hiç de azımsanacak gibi değil. Hatta uykusuz kalıp, hasta olduğu halde tartışmayı devam ettirenler bile var.

Bu kişilerin şaşırtıcı bir özelliği de kendilerine fayda sağlayacak faaliyetlerde bulunacakları, kendi deyimleriyle “dünyayı yaşayacakları” yerde güzel ahlakı, barışı, kardeşliği savunan insanlarla uğraşarak vakit harcamaları. Facebookta ve diğerlerinde de farklı bir durum yok aslında.

Hemen her konuya muhalefet etme ve her konuda bir olumsuzluk bulma ihtiyacı hissediyor gibi görünen bu kişiler çoğu zaman konunun ne olduğunu bile anlamadan tartışma çıkarabiliyorlar. Öyle bir hale gelmişler ki onlarla neredeyse hemen hemen hiçbir şeyi paylaşmak, fikir alış-verişinde bulunmak, daha güzeli, daha iyiyi birlikte planlamak mümkün olmuyor.

Bu kişiler için gülmek, dostane ilişkiler kurmak, güzel giyinmek, bakımlı olmak, müzik dinlemek, resim kullanmak, güzel mekanlarda yaşamak, son model arabalar kullanmak gereksizdir. Güzel yazılar yazılması, her kim olursa olsun ayrım yapmadan iyi temennilerde bulunulması ise adeta bir suç gibidir. Kısacası, Allah’ın bizler için nimet olarak yarattığı bütün güzellikleri onlar kendilerince yasaklamaya çalışırlar.

Bu gibi kişilerdeki bir özellik de hakaret etmenin kötülüğünü; hakaretin dostluğun, anlaşmanın, kardeşliğin önündeki en büyük engel olduğunu anlayamamalarıdır. Eleştiri özgürlüğü ile hakareti birbirinden ayrı göremeyen bu gibi insanlarla konuşmak, anlaşmak elbette ki mümkün olmaz.
Ancak bizler Allah’ın emrinin bir gereği olarak, bu kişilere de “iyiliği emredip, onları kötülükten men ederiz” ancak anlamıyorlarsa ve tavırlarını değiştirmiyorlarsa yine Allah’ın bizlere Kuran’da gösterdiği bir kolaylık vardır, hemen bunu uygularız.

Allah cahillik yapan insanlarla muhatap olunmaması gerektiğini bize şöyle bildirmiştir:

O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler. (Furkan Suresi, 63)

Ruhsuz, kalitesiz ve güzelliklerden uzak bir dünya oluşturmak isteyen bu gibi insanlara karşı, her zaman sevgiyi, kardeşliği, huzuru, güzellikleri ön planda tutalım.
Hurafevari, Kuran’a uygun olmayan açıklamalarına hiç kıymet vermeyip, bunları dikkate almayalım.
Onları kendi sevgisiz, karanlık, sıkıntı dolu dünyalarında yaşamaya bırakalım.
Allah’ın ve Peygamberimiz (sav)’in Hak yolunu izlemeye, kardeşliği, sevgiyi, barışı ısrarla savunmaya devam edelim ve Allah’ın hoşnut olacağını umduğumuz ahlakı yaşamak ve başkalarının da yaşaması için çalışalım.