1 Ekim 2013 Salı

Twitter’da alışılmadık bir mesajın düşündürdükleri

Geçtiğimiz günlerde twitterda bir gazeteci dostumun gönderdiği ve benim için de bu anlamda bir dönüm noktası olan bir mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum:

İnna Lillah @........ Hanım, annesi ve oğlu elim bir trafik kazası neticesinde rahmete kavuşmuşlardır. Lillahil Fatiha

Bu kısa mesajda bahsedilen şahıs benim de takip ettiğim kişilerden biriydi. Öncelikle ailesine ve kendisine Allah rahmet etsin ve mekanları cennet olsun inşaAllah.

Twitter arkadaşımın vefatından 1-2 gün önceki paylaşımlarına baktım; kahvaltı yapmaktan, işinin kendisini beklediğinden bahsetmişti. Muhtemelen bu yazıları paylaşırken aklında ölüm hiç yoktu, hatta 1-2 gün sonra kendisinin öleceği hiç mi hiç aklına gelmemişti. O seyahate çıkarken, arabaya binerken de muhtemelen bir kaza olabileceğini ve ölümü düşünmemişti.

Vefat haberi tweetini gördüğüm andan itibaren, yaptığım hemen her şeyde bu konu aklıma geliyor ve düşünüyorum: Yaptığım her iş “son” olabilir:

-Radyo programları hazırlıyorum, bu haftaki son programım olabilir.

-Twitterda son 140 kelimemi kullanmış, facebookta, son mesajımı yazmış, instagrama son resmimi yüklemiş olabilirim.

-Söylediğim her söz sonuncusu olabilir.

-Beğenmediğimi ifade ettiğim bir yemek son yemeğim olabilir.

-Gazetelere gönderdiğim her makale son makalem olabilir.

-Haftasonu planlarımı gerçekleştiremeyebilirim örneğin günü belirlenmiş o konferansa gidemeyebilirim.


İşte bu ihtimalleri düşünmek ve ölümü hatırlamak iman etmeyen insanlar için oldukça sıkıntı vericidir, depresif bir ruh haline girmelerine bile sebep olabilir. İşlerinin çok olduğu, ölümün günlük konularla alakalı olmadığı gibi bahanelerle sürekli olarak, ölümü düşünmekten kaçınırlar. 

Kendi ölümlerini ise muhtemelen hiç akıllarına bile getirmemişlerdir.

Bu gibi kişilerin unutmaması gereken önemli bir gerçek ise ölümü düşünmemek  ya da dile getirmekten sakınmak gibi cahilane tedbirlerin hiçbir insanı ölüm gerçeğinden kurtarmayacağıdır. Her insan ölümlüdür:

“Her nefis ölümü tadıcıdır.” (Al-i İmran Suresi, 185)

İman edenlerde ise durum tamamen farklıdır. Ölümü düşünmek inananlarda doping etkisi yapar, boş işlerden sakınmaya, hayatın amacını, dünyada imtihan olduklarını hatırlamalarına, daha güzel bir ahlaka yönelmelerine vesile olur. Alçakgönüllü, derin düşünen, bencillikten kurtulmuş, fedakar, sevecen, sabırlı, vefalı, makul ve dengeli insanlar olmalarını sağlar. Her nimete şükreden, şikayetten kaçınan, her an Allah’a yönelen, acizliğini bilen bir ahlak göstermelerine vesile olur.

Dünyadaki zorluklara müminler Allah rızası için sabrederler, acizlikler ve eksiklikleri, nefisleriyle olan imtihanlarını Allah’ın özel olarak yarattığını bilir ve Allah’tan hayırlı ve uzun bir yaşam dilerler. Bütün varlıkları Allah içindir, buna ölüm de dahildir:

“De ki: “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.”” (Enam Suresi, 162)

Ölümü düşünmek ferahlıktır, teşvik edicidir. Ölümü düşünmek ruhun dinçleşmesine, yenilenmesine bir vesiledir.

Ölümün her safhasını; ölüm anını, insan bedeninin öldükten sonra, toprağın altında ne hale geldiğini, malın-mülkün ya da güzelliğin hiçbir işe yaramadığını, ölümden sonraki safhaları çok iyi düşünmemiz ve bunu diğer insanlara da çok iyi anlatmamız lazım. Nasıl ki dünyadaki hayatımızın bir başlangıcı var ve bu bizim kontrolümüzde değil, işte aynı şekilde ölüm de kontrolümüzde değildir ve dünyadaki hayatın yani imtihanın sonu ve yeni bir hayatın başlangıcıdır.

Bu yeni hayatta yani ahiret hayatında nasıl bir karşılık göreceğimizi belirleyen ise güzel ahlakımız, imanımızla gerçekleştirdiğimiz amellerimizdir.

Bediüzzaman Hazretleri de bir sözünde inananları, “[ölüm] bir bâki âleme gitmek ve iman vesikasıyla saadet sarayına girmek için bir terhis tezkeresidir” sözleriyle müjdelemiştir. İman edenler bu gerçeği bilir, sonsuz yaşamlarında cennet ehlinden olmayı diler ve işte bu nedenle ölümü Allah’tan bir güzellik olarak görürler.


Deniz Tanık

Twitter: @EmineDenizTanik

http://www.facebook.com/tanikdeniz