26 Mayıs 2014 Pazartesi

Güzel Konuşmak Değil Asıl Olan Güzel Ahlakı Uygulamakta Kararlı Olabilmektir

Etrafınızda pek çok güzel konuşan insan vardır. Bu kişilerin çok isabetli teşhisleri olabilir, en doğru, en akılcı çözümleri sunabilirler hatta konuşmalarında her yönden tam bir mükemmellik olabilir. Güzel hedeflerden, en doğru olanı yapmaktan konuşan bu kişiler bunda çok kararlı ve istekli gibi davranabilirler.
Bu elbette güzeldir ancak önemli olan anlatılanları uygulamaktır. Kimi insanlar çok güzel konuşmalarına rağmen, konuşmalarındaki coşku ve kararlılığı hayata geçiremeyebilmektedirler. Sözleriyle tavırları birbirini tutmayan insan tipini Allah Kuran’da bizlere şöyle bildirmiştir:


İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu. (Fussilet Suresi, 21)

Konuşmak her insan için çok kolaydır, hatta bu güzel konuşmalar çoğu zaman kişiye toplumda da güzel bir yer edinmesini sağlayabilir. Ancak konuşulanları uygulamada kararlılık göstermek ve kötüyü hemen terk edip yerine güzel ahlakı, istikrarlı şekilde uygulamak esas olandır. Allah korkusu bir insanın güzel ahlakı yaşamasını sağlar. Kendi çıkarlarını tercih eden, nefislerinin istekleri doğrultusunda giden, sözlerini tutmayan, bencilce ben merkezci davranan, olumsuz konuşan insanların eksikleri Allah korkularının yeterli olmamasıdır.
Bir ayette Allah iman edenlere şöyle buyurmaktadır:

Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah Katında bir gazab (konusu olması) bakımından büyüdü (büyük bir suç teşkil etti). (Saf Suresi, 2-3)

Her insan iyilik ve kötülük arasında seçim yapması gereken durumlarla karşı karşıya kalır. İşte bu anlarda vicdan dediğimiz iç ses insana iyi olanı her zaman hatırlatır. Kötülüğü emreden iç ses olan nefis ise insanı doğru olandan uzaklaştırmaya çalışabilir. Allah’tan gereği gibi korkan bir insan ise bu kısa ancak önemli olan anı çok iyi değerlendirir ve hemen doğru olanı, güzel ve iyiliğe en uygun olanı seçer. Kendi menfaatleri ile çakışsa da, zorluklar olsa da mutlaka vicdanının ona gösterdiği doğruları kararlılıkla uygular.
Allah korkusu insana doğruyu yanlıştan ayırma gücünü verir. Bu gerçeği Allah Kuran’da şöyle haber vermiştir:

Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)