16 Mayıs 2014 Cuma

Nasıl Mı Mutlu Olursunuz?

“Gerçekten çok iyi bir insan”...

Bu kavram birçok insan için önemlidir ve yaşantısını olumlu yönde şekillendirebilir ancak iyi bir insan olmak yeterli midir?

İyi insanlar ve iman eden insanların genel ahlaklarındaki farklılıkların ortaya konması bu sorunun cevabını daha açık şekilde ortaya koyacaktır.


Bir insanın iyi ahlak özelliklerini barındırması elbette ki çok güzel bir vasıf ancak bu kişi imanlı olmazsa bu iyi tavırlarını tam olarak güzel ahlaka çeviremez ve bunlarda süreklilik gösteremez. Ayrıca iman edenlerin bütün bakış açıları ve davranışları toplumda “iyi” olarak nitelendirilen insanlardan tamamen farklıdır. Birkaç örnekle bile bu gerçeği görmek mümkündür:

-İyi insanlar herhangi bir durumda, üstelik de uzunca bir süre tahammül edebilirler ve bu ilk anda güzel ahlak gibi algılanabilir ancak aslında tahammüllerinin bir sınırı vardır.

İman edenler ise tahammül etmezler tam tersine büyük bir coşkuyla Allah için sabrederler. İşte bu nedenle konu ya da şartlar ne olursa olsun iman edenlerin sabırları taşmaz, kimi zaman ilk anda öfke duysalar da Allah korkuları nedeniyle bunu yenmeyi bilirler.

-İyi insanlar bazı hatalarda affedici olabilirler ancak hataları kendilerince büyük ya da küçük olarak nitelendirdikleri için bu da sürekli olmaz. Üstelik tekrarlanan hatalarda toleranslarının bir sınırı vardır.

Müminler ise Kuran ahlakının bir gereği olarak herhangi bir hata ya da kaybın tekrar tekrar gerçekleşmesi durumunda dahi affedici olurlar. Allah’a tevekkül ederek, hayırlarını görmeye çalışırlar. Tevbeyi kabul edecek olanın Allah olduğunu bilir, kimseyi yargılamazlar.

-İyi insanlar başkaları için güzellikler yapabilir, hatta fedakar bile olabilirler ancak bunun takdir edilmesini ister, bir şekilde başkalarını haberdar ederler ya da iyilik yaptıkları kişiyi minnet altında bırakabilirler.

İman edenler ise hiçbir karşılık beklemeden, sadece Allah rızasını, Allah’ın hoşnutluğunu gözeterek iyilik yaparlar, kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile bunu fark ettirmeden hemen başkalarına öncelik verirler. Üstelik tek bir konuda değil her konuda bu güzel ahlaklarını devam ettirirler.

İşte bazı insanların “iman etmeye gerek olmadığı ama iyi bir insan olmanın yeterli olduğu” şeklindeki iddiaları bu örneklerde hemen görüldüğü gibi geçersizdir. İmansızlık insanın ruhunu körelten, bütün güzel özellikleri yavaş yavaş yok eden, iyiliklerin yerine kötülükleri getiren bir bela gibidir. İmanlı bir insan ile imansız bir insanın her hali birbirinden farklıdır.

İman etmeyen ve dolayısıyla Allah’tan korkmayan bir insan ne kadar kendine güvenli gibi görünmeye çalışırsa çalışsın gerçeği gizleyemez. Bu kişinin yüzüne baktığınız anda korkuyu, çaresizliği, bitkinliği, tedirginliği, bıkkınlığı hemen görmek mümkündür. Bazı insanlar bu bariz görüntüyü kendilerince, uykusuzluk, açlık, yorgunluk gibi sebeplere bağlamaya çalışsalar da gerçek açıktır. İmansızlığın getirdiği sıkıntılı hal, insanın hem bedenen hem de ruhen çökmesine, adeta yavaş yavaş yok olmasına sebep olur.

İman eden bir insan ne olursa olsun üzülmemesi gerektiğini bilir ve buna göre hareket eder, sabırlıdır, her zaman olgun ve asil tavırlar gösterir, itidallidir, ani olaylarda nasıl davranacağını bilir, çok sık zorluklarla karşılaşsa da hep rahat ve huzurludur.

Allah’a tevekkül ettikleri için, her an huzur ve büyük bir rahatlık içinde yaşayan, her saniyelerinde neşeli, sevgi dolu, güzel ahlakta kararlı davranan insanlar şu an varlar, aranızda yaşıyorlar. Bu kişiler her anlarını Allah yolunda hizmet ederek geçiriyorlar, başlarına gelen tüm sıkıntılara, hastalıklara, acılara, yokluklara güzellikle sabrediyorlar. Her ne olursa olsun, Allah’a olan derin aşkları onları güzel ahlaka yönlendiriyor ve bu nedenle de her işleri güzellik ile sonuçlanıyor. Bu insanlar “iyi insan olmaya” çalışmıyorlar, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için, Allah’ın dostu olmak için çalışıyorlar. Gelin sizler de tekrar niyet ederek, her anınızda Allah’ı unutmadan yaşayarak bu insanlardan olun.

Emine Deniz TANIK