19 Mayıs 2014 Pazartesi

İstediğimiz Kader Ve Allah’ın Takdir Ettiği Kader

Her insan daha iyiye ve güzele ulaşmak için hep birşeyler ister;kendine göre idealleri olur, bunları elde etmek için çalışır, çabalar, tabi ki bu sırada önüne engeller de çıkabilir. Bazı kişilerböyle durumlarda hemen ümitsizliğe kapılarak, “Neden olmadı?”, “Neden böyle oldu?” diyerektelaşlanabilir. Birçok kişinin alışkanlıkla karşıladığı ve hatta zararsız gibi gördüğü bu düşünme tarzı aslında insanı büyük bir yanılgıya sürükleyebilir.


Son derece basit bir konuyu, tevekkül edilse hemen hallolacak bir sorunu şeytan vesvese vererek, insanın düşüncelerine etki ederek farklı bir yöne çekebilir, çok zor gibi gösterebilir.Dolayısıyla kişi o olayın kader dışında gerçekleştiği yanılgısına kapılabilir.

 Oysa herşey yani yaşanan her türlü olay, her detay Allah’ın bilgisi ile gerçekleşir. İmanı doğru anlayan insanlar bu gerçeği bilir ve buna göre yaşarlar. Aksinde, yani olaylara hayır ve hikmet gözüyle bakılmadığında sürekli üzüntü, korku, ümitsizlik ve duygusallık oluşur. İman neşesi ortadan kalkar.

Bu olumsuzlukların nedeni Kuran’da bildirilen kaderin tam kavranmamış olmasıdır. Allah’ınistisnasız herşeyi bildiğini, herşeyi en ince detayıyla birlikte yaratan olduğunun unutulmasıdır. Allah kaderle ilgili olarak Kuran’da şöyle buyurmuştur:

Gaybın anahtarları O'nun Katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır. (Enam Suresi, 59)

Kaderin tam anlaşılması için kesin bir iman, Allah’a tam bağlılık gerekir. Allah’ın herşeyi tek bir an içinde yarattığının iyi düşünülmesi ve kavranması gerekir. Bir kişinin ölümü de, doğumu da hep o tek bir anda yaratılmıştır. 10 yaşında düştüğü sırada dizinde oluşan yara, üniversiteyi kazandığı an, çocuklarının büyümesi kısacası her şey o tek bir an içinde yaratılır. Yazılan her harf, konuşulan her kelime o an içinde bellidir, sorulan sorular hep bellidir, içilen çayın miktarı, gidilen yerlerdeki detaylar hepsi en ince detayına kadar kaderdedir. O kişi daha doğmadan hatta onun annesi, büyükannesi, büyük büyük anneleri de doğmadan önce bu bellidir.

Kader Allah’ın dilemesiyle an içinde yaratılmış bir bütündür, parçalanamaz. Zamanı geldikçe biz bu bütüne şahit oluruz. Parçaların hepsi bir araya geldiğinde o insanın hayatıyani kaderi ortaya çıkar.

Ciddi bir hastalık veya maddi açıdan sıkıntı yaşanması, kazaların, doğal afetlerin olması, yeni bir ev ya da araba alması kısacası kişinin karşılaştığı her olay Allah’ın bilgisindedir, dolayısıyla istediği kadar tedbir alsa da bir insan kaderinde olanları yani başına gelecekleri değiştiremez.

Şu ana kadar yaşadıklarınızı düşünürseniz bunun çok açık bir gerçek olduğunu bir kere daha anlarsınız. Her ne kadar çabalarsanız çabalayın, olacak olanın önüne geçemediğinizi bilirsiniz.

Her insanın istediği bir yaşantı yani bir kader vardır: İyi bir okul, iyi bir yaşam, sağlıklı olmak. Bunların hepsi birer duadır. Ancak her zaman bu beklentiler istenildiği gibi gerçekleşmeyebilir örneğin işte başarısız olabilir, üniversiteyi kazanamayabilirsiniz, MS ya da kanser olabilir ya da sakat kalabilirsiniz. İşte imanlı insanlar ve imansız insanlar arasındaki fark bu durumlarda ortaya çıkar.

İnananlar kendi istedikleri kadere değil, Allah’ın kendileri için takdir ettiği kadere razı olurlar. Bunu da güzellikle, neşeyle yaparlar ki bu hoşnutluk güçlü bir imanın göstergesidir.

Her zaman, herşey istediğimiz gibi gelişmeyebilir ancak iman ediyorsak başımıza gelen her olay yine bizim için güzelliktir, olabilecek en hayırlısıdır. İçtenlikle sabreder, Allah’a tevekkül edersek bu hayırları hemen görürüz.
Kader gerçeğini kavrayabilen bir insan için yarın endişesi yoktur, üzüntü, sıkıntı yoktur, dert yoktur, kızgınlık yoktur. Bu kişi kendisi için Allah’ın herşeyi an an, en güzel şekilde yaratacağını bilir. Bu ise kadere teslimiyettir ve büyük bir konfordur. 

Emine Deniz TANIK